Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 72

ise hadislerin tedvin ve tasnif edilmesi çalışmalarını başlatmışlardır. Râmehürmüzî’nin (360/970) kaydettiğine göre Medine’de Mâlik b. Enes (179/796), Mekke’de Abdülmelik b. Abdülazîz b. Cüreyc (150/767) ve Süfyân b. Uyeyne (198/814), Kûfe’de Süfyân es-Sevrî (161/778) İbn Ebî Zâide (193/809), Muhammed b. Fudayl (195/811) ve Vekî’ b. el-Cerrâh (196/812), Şam’da Abdurrahman el-Evzâî (157/774) ve Velîd b. Müslim (195/811), Basra’da Saîd b. Ebî Arûbe (156/773), Rebî’ b. Sabîh (160/777) ve Hammâd b. Seleme (167/784), Yemen’de “el-Abd” olarak bilinen Hâlid b. Cemîl (?), Ma’mer b. Râşid (153/770), Ebû Kurrâ Musa b. Târık (203/818) ve Abdürrezzâk (211/827), Vâsıt’ta Hüşeym b. Beşîr (183/800), Merv ve Horasan’da Abdullah b. Mübârek (181/798), Rey’de Cerîr b. Abdülhamîd (182/799) Hadis İlmi’nin ilk musanniflerindendir.115

Bu musanniflerin en meşhuru hiç şüphesiz Medineli Mâlik b. Enes’tir. O, çağdaşlarının yaptığı gibi el-Muvatta ’ adlı eserinde nebevî hadislerin yanında sahâbe sözlerine ve tâbiûn fetvalarına, hatta kendi şahsî görüşlerine de yer vermiştir. Böylece İmam Mâlik, fıkıh bâblarına göre tertip ettiği eserinde hadisle fıkhı birleştirmiştir. Medineli hadis imamlarından Süleyman b. Bilâl (177/793) çağdaşı İmam Mâlik’in el-Muvatta ’ını dört bin rivayeti gözden geçirerek seçtiği hadislerden oluşturduğunu, bunu yaparken de kendi nazarında Müslümanların maslahatına en uygun ve dinî açıdan örneklik değeri en yüksek olan rivayetleri tercih ettiğini söylemiştir.116
İlk fakihlerin hür düşüncelerinden, sonraki dönemin düzenli hale getirilmiş ve netleşmiş Hadis İlmi’ne geçişi temsil eden el-Muvatta ,117 fıkhî bâblara göre tertip edilmiş olmasıyla bilhassa hicrî III. asrın hadis kaynakları üzerinde ciddi bir etki meydana getirmiştir. Bu bakımdan Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’nin (ö. 543/1149) ifade ettiği gibi, el-Muvatta’ hadis kitaplarının tasnifinde asıl eser sayılan ilk kitap ve sonraki eserlerin özüdür; Buhârî’nin kitabı ise ikinci asıl kitaptır. Müslim ve Tirmizî gibi diğer hadisçiler eserlerini bu asıllar üzerine bina etmişlerdir.118

İmam Mâlik’in el-Muvatta ’ında olduğu gibi, hicrî II. asırdaki hadis eserlerinde Hz. Peygamber’in hadisleriyle, sahâbe ve tâbiûn sözleri bir arada yer alıyordu. Ancak bunlardan sonra gelenler sadece Resûlullah’a dayandırılan hadisleri toplamak üzere Müsned adı verilen eserler kaleme aldılar.119 Bu eserlerde sahâbî isimleri esas alınmak suretiyle, onların vasıtasıyla Resûlullah’a nispet edilen rivayetleri toplamak hedeflenmişti. Bu yüzden müsnedlerde hem sika/güvenilir olan, hem de cerhedilen râviler

    

Dipnotlar

115 Râmehürmüzî, el-Hasen b. Abdurrahmân, el-Muhaddisü’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâ’î, s. 611 vd.

116 Suyûtî, Celâlüddîn Abdurrahmân, Tenvîru’l-havâlîk Şerh alâ Muvatta-i Mâlik, s. 6.

117 Guraya, Sünnetin Neliği Sorununa Metodik Bir Yaklaşım, 11.

118 İbnü’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah, ‘Âridatü’l-Ahvezî bi-Şerhi Sahîhi’t-Tirmizî, I, 10.

119 Suyûtî, Tenvîru’l-havâlîk, s. 5

Hudarî Beg, Muhammed, Târîhu’t-teşrîi’l-İslâmî, 131.