meşhur eseri el-Câmiu’s-sahîh ’in muhtasarıdır. Eser, tertibi ve kullanışlı olmasıyla şöhret bulmuştur. Eserde hadislerin isnadları düşürülmüş, sadece Hz. Peygamber’e ait olan merfû hadislere yer verilmiş, mükerrer hadisler tekrarsız olarak zikredilmiş ve böylece aslına nispetle dörtte bir oranında küçülmüştür.151 Eser Cumhuriyet döneminde Türkçeye de çevrilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanmıştır.
Teysîru’l-vüsûl ilâ Câmii’l-usûl
İbnü’l-Esîr’in (606/1210) Câmiu’l-usûl ’ünün İbnü’d-Deyba’ (944/1537) tarafından hazırlanan muhtasarının adıdır. İbnü’d-Deyba’, yukarıda adı geçen Zebîdî’nin talebesidir. Câmiu’l-usûl ’de olduğu gibi Teysîru’l-vüsûl ’de de Kütüb-i Sitte ’nin altıncı kitabı olarak Muvatta’ yer aldığı için İbn Mâce’nin Sünen ’indeki rivayetlere yer verilmemiştir. Eser Türkçeye çevrilmiş ve tercümeye İbn Mâce’nin Sünen ’i de ilâve edilmiştir.152
Kenzü’l-ummâl
Müttakî el-Hindî’nin (975/1567) Süyûtî’ye ait derleme türü üç hadis eserindeki rivayetleri fıkıh konularına göre alfabetik olarak düzenlediği hadis kitabıdır. Senedleri hazfedilmiş kırk binden fazla rivayetin yer aldığı eser, fıkıh konularına göre düzenlenmiştir.
Bu eserlerle güdülen amaç hadis mirasını olabildiğince geniş halk kitlelerine ulaştırma gayretidir. Ancak esas halka yönelik hadis eserleri Osmanlı döneminde kaleme alınmıştır.
Osmanlı Dönemi Hadis Çalışmaları
Hadis tarihi oluşum, gelişim, açılım, daralma ve yeni/dönüşüm dönemi şeklinde tarihsel safhalara ayrılacak olursa, Osmanlı devrine daralma dönemi denk düşer. Bu döneme nazım, haşiye, muhtasar ve şerh türü eserler rengini verir.153 Bu dönem, daha önceki devirlerde ortaya konulan mesai ve edebî türlerin çeşitliliğine nispetle bir duraklamayı/dinginleşmeyi ifade eder. Osmanlı döneminde hadisin en güçlü biçimde ele alındığı alan, eğitim kurumları yani “dârülhadis”lerdir. Bu hadis okullarında daha çok ders takririne yönelik eserler okutulmuş, Buhârî ve Müslim’in Sahîh leri ile Sâğânî’nin Meşâriku’l-envâr ’ı en çok okutulan kitaplar olmuştur. Diğer yandan Osmanlı hadisçileri medreselerde tedris edilen eserlerin yanında kitlelere hitap edecek hadis kitapları kaleme almayı ihmal etmemişlerdir. Bilhassa IX/XV. asırdan itibaren Osmanlı müelliflerinin “kırk hadis” çalışmalarına yöneldikleri görülür.