Peygamber Efendimiz bir gün ashâbı ile otururken önlerinden bir cenaze geçer. Orada bulunanlar vefat eden kişiyi güzel hatıralarla anarlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber üç defa “Vacip oldu.” der. Başka bir cenaze geçerken de orada bulunanlar ölen kişiyi kötülükleriyle anarlar. Hz. Peygamber bu sefer de üç kere “Vacip oldu.” buyurur. Bunun üzerine Hz. Ömer durumu merak ederek, “Anam babam sana feda olsun ey Allah"ın Resûlü, cenaze geçip, hayırla yâd edilince üç sefer "Vacip oldu." dediniz; cenaze geçip, kötülükle yâd edilince de "Vacip oldu." buyurdunuz?” deyince Allah Resûlü, “Siz kimi hayırla anarsanız ona cennet, kimi de kötülükle anarsanız ona cehennem vacip olur. Zira sizler yeryüzünde Allah"ın şahitlerisiniz.” sözleriyle karşılık verir.1
Cenaze namazı, müminlerin vefat eden kardeşlerini âhirete uğurlamadan önce, ona karşı son görevleri, son tanıklıkları ve son dualarıdır. Sevdikleriyle olan bu son birlikteliğinde cenaze namazına katılanların kendisi hakkında hüsn-i şehâdette bulunmaları, yani iyi bir insan olduğunu dile getirmeleri, Allah"tan günahlarının affını isteyerek rahmet ve mağfiretle karşılanması için niyazda bulunmaları, dünya hayatına veda eden mümin için bir tezkiyedir.
Allah Resûlü iki kişi tarafından da olsa hakkında yapılan hüsn-i şehâdetin ölüye cenneti kazandıracağını ifade etmiş,2 ölünün cenaze namazını kalabalık bir cemaatin kılması ve böylece onun için af dilemesi hâlinde edilen bu duaların kabul edileceğini bildirmiştir.3 Müslümanların üç saf olarak kıldığı cenaze namazının da ölünün bağışlanması ve cennete girmesi için bir vesile olacağını müjdelemiştir.4 Bu nedenle Hz. Peygamber “Her ölünün namazını kılın.” 5 buyurarak, âhirete göçen her müminin cenaze namazına katılmayı emretmiş ve bunu inananların birbirlerine karşı görevleri arasında saymıştır.6 Resûl-i Ekrem, “Kim namazı kılınana kadar cenazenin yanında bulunursa, ona bir kîrat; kim de defnedilinceye kadar cenazenin yanında bulunursa, ona iki kîrat sevap vardır.” buyurmuş, “İki kîrat ne (kadardır)?” diye sorulduğunda ise, “İki büyük dağ kadardır.” cevabını vermiştir.7 Yine Sevgili Peygamberimiz, “Kim bir ölüyü yıkar, kefenler,