(uyandığı zaman) o namazı kılsın! Ertesi gün o namazı vaktinde kılsın!" ”24 sözünde de ifadesini bulduğu gibi göz göre göre namazı terk etmek mümine yakışmayan bir hatadır. Namaz konusunda gönülsüz davranmanın ve tembellik göstermenin, Kur"an"da münafıkların özelliklerinden birisi olarak anlatıldığı25 unutulmamalıdır. Namazı kılmayıp diğer vakit girinceye kadar geciktirmek ya da dünya meşgalesine kapılıp namazın vaktini aksatarak sonradan kaza etmeye güvenmek, samimi müminlere yakışan bir tavır değildir. Zira bir mümin için Rabbine olan sorumluluklarını yerine getirmek, her türlü telaş, heves ve ilgiden önce gelir. Hatta kişinin, namaz kadar ulvî bir ibadet için özel zaman ayırarak mescide gitmesi ve namazlarını cemaatle eda etmesi en güzelidir. Zira gönlü mescitlerde kalan, yani bir namaz vaktinin ardından diğerinin gelmesini hevesle bekleyen kimse, hiçbir himayenin olmadığı kıyamet gününün dehşetinde Allah Teâlâ"nın özel himayesinde olacaktır.26
Gönülden istediği hâlde cemaate devamda zorlanan müminin ise namazlarını vaktinde kılmaya özen göstermesi, ibadetinin aksamaması için gerekli tedbirleri almaya gayret etmesi lazımdır. Uyanamayacağını düşündüğünde Hz. Peygamber gibi kendisini uyarması için bir başkasından yardım isteyerek veya saatini kurarak ya da gece erken yatmaya özen göstererek27 bireysel tedbirlere başvurmalıdır. Gün içinde mümkün olduğunca abdestli bulunmaya çalışarak Yaratan"ın huzuruna varacağı an için daima hazır olan Müslüman, hem namazını vakti içinde eda etmenin huzurunu yaşayacak, hem de her daim Rabbini hatırlayarak hayatını bereketlendirecektir.