b. Zeyd hadisleri öncesinde koymuş olduğu başlıkta onu “sâhibü"l-ezân” yani “ezanın sahibi” şeklinde,13 bazı rivayet zincirlerinde de “râi"l-ezân” yani “ezanı rüyasında gören” şeklinde nitelemiştir.14 Artık tarih Abdullah"ı bu lakaplarla yâd edecektir.
Ezanı öğrenen Bilâl, ilk olarak sabah ezanını okudu. Böylece, hicretten on yedi ay kadar sonra kıblenin Mekke"ye döndürülmesinin ardından Müslümanlar, uzun süredir aradıkları çağrıyı bulmuş oldular.15 Bilâl"in gür ve tatlı sesiyle o sabah ilk defa okunan ezan sadece Medine"nin değil, artık sonsuza kadar hiç eksik olmayacağı âlemin derinliklerine, çağların ötesine ulaşıyordu:
“Allah en büyüktür.
Şahitlik ederim ki, Allah"tan başka hiçbir ilâh yoktur.
Şahitlik ederim ki, Muhammed Allah"ın elçisidir.
Haydi, koşun namaza!
Haydi, koşun kurtuluşa!
Allah en büyüktür.
Allah"tan başka hiçbir ilâh yoktur.”
Bütün Medine halkı, namaz vaktinin geldiğini ve hep beraber ilâhî huzura davet edildiklerini, bu ilâhî çağrının yeryüzündeki ilk yankılarıyla anladılar. Yürekleri titreyerek dinlediler tevhid ve şehâdet ifadelerini. Ne muazzam sözlerdi bunlar! Ufukta yankılanan, gönüllere işleyen bir iman manifestosuydu bu sözler. Nitekim Hz. Ömer, evindeyken ezanın sözlerini duyduğunda önce ürpermiş, sonra şaşırmıştı. Zira bu sözler, kendisine de rüyada öğretilen sözlerin ta kendisiydi. Elbisesini bile yolda giyerek bir solukta Hz. Peygamber"in yanına koştu. Meseleyi anladıktan sonra, kendisinin de aynı rüyayı gördüğünü ifade etti.16 Bunun yanı sıra hadis eserlerinde yer bulan kimi rivâyetlere göre ise17 Cebrail, her ikisinden de evvel Resûl-i Ekrem"e gelerek Abdullah"ın rüyasını teyit eden bir vahiy getirmişti.18 Bir diğer rivâyete göre ise ezanın Hz. Peygamber"e İsrâ Gecesi"nde vahyedildiği nakledilmişti.19
Daha sonra inen Kur"an âyetlerinde20 ezana atıfta bulunularak öneminden bahsedilmesi, onun Kur"an tarafından da onaylandığının açık bir göstergesi olmuştur. Böylece ezanın, imkân dâhilinde olmasına rağmen, ilâhî hikmet gereği, doğrudan bir vahiy ile değil de, sahâbeyle istişare, Abdullah b. Zeyd"in ve Hz. Ömer"in rüyaları, Resûlullah"ın takriri ve Kur"an"ın tasdikiyle dindeki yerini aldığı anlaşılmaktadır.