sorumlu olduğunu bildirmiştir.27 Ayrıca, Resûl-i Ekrem, gerekli imkânlara sahip olunduğunda bu ibadeti yerine getirme konusunda acele edilmesini şu şekilde dile getirmiştir: “Haccetmek isteyen kimse acele etsin! Olur ki hastalanır veya binek hayvanı kaybolur ya da (hacca gitmesini engelleyen) bir ihtiyaç ortaya çıkar.” 28 Bununla birlikte, Mekke"ye gidebilecek kadar binek ve azık imkânı olup [bilerek] haccetmeyen veya ortada belirgin bir ihtiyaç durumu veya zalim yönetici ya da engelleyici hastalık gibi bir gerekçe yokken hac yapmadan ölen kimse için, Allah Resûlü"nün, “İster yahudi olarak, isterse hıristiyan olarak ölsün!” dediğine dair nakledilen kimi rivayetler29 haccın İslâm"ı diğer dinlerden ayıran ve Müslümanların birliğini temsil eden en önemli dinî farizalardan biri olması sebebiyle Hz. Ömer"in bu ibadete verdiği önemi göstermek üzere söylediği sözlerin bir yansımasıdır. Bu kabil rivayetler hacca gitmeyi teşvik babında söylenmiş sözler olup, hadis uzmanları bunların hadis tekniği bakımından zayıf olduklarını belirtmişlerdir.
Allah Resûlü, haccın farz oluşuyla ilgili olarak ashâbını bilgilendirmiş ve çeşitli sebeplerden dolayı bu ibadetin yerine getirilememesi durumunda yapılabilecekler konusunda onlara yol göstermişti. Nitekim Veda haccı esnasında yanına gelerek, deve üzerinde dahi duramayacak kadar yaşlı olan babasının yerine kendisinin (vekâleten) hac yapıp yapamayacağını soran bir kadına Resûlullah, “Evet.” (onun yerine hac yapabilirsin) diye cevap vermişti.30 Aynı şekilde bir başka hanım da annesinin hacca gidemeden vefat ettiğini, onun yerine haccedip edemeyeceğini sorunca, Peygamberimizden yine, “Evet.” cevabını almıştı.31
Hz. Peygamber, gerek Cibrîl hadisinde İslâm"ın ne olduğunu açıklarken gerekse İslâm"ın beş şey üzerine bina edildiğini söylerken, "eğer gücü yetiyorsa Allah"ın evini haccetme" yi diğer ibadetlerle birlikte zikretmiştir.32 Böylece, haccın İslâm"daki temel ibadetlerden biri olduğunu bildirmiş olan Allah Resûlü, haccın hakkıyla yerine getirildiğinde kişiyi günahlarından arındırdığına şu şekilde işaret etmiştir: “Her kim bu evi (Kâbe"yi) haccederken, (söz ya da eylemle) cinsel yakınlığa yeltenmez ve kötülük işlemezse, anasının onu doğurduğu günkü (günahsız) hâline dönmüş olur.”, 33 “Hacca gidenler ile umreye gidenler, Allah"ın elçileridir. Allah"a dua ederlerse, Allah onların dualarını kabul eder ve Allah"tan günahlarının bağışlanmasını isterlerse Allah onların günahlarını bağışlar.” 34 buyuran Resûl-i Ekrem, hacca gidenleri “Allah"ın elçileri” şeklinde niteleyerek şereflendirmiştir. Allah Resûlü, makbul bir haccın karşılığında ise inananları cennetle müjdelemiştir: “Hac ve umreyi beraber yapın. Çünkü körüğün demir,