Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 366

yolunda kurban etmeye karar verir ve Mina yolunu tutar. Allah"ı her şeyden, herkesten daha çok sevdiğini, Allah"a olan aşkını ispat etmek üzere çıkar yola. Ancak peygamber de olsa sonuçta bir insan ve baba olan, hem de baba olabilmek için neredeyse tam bir asır bekleyen Hz. İbrâhim"in karşısına o esnada şeytan çıkar. Bu kez, bir tarafta Allah"ın emri, diğer tarafta şeytanın vesvesesi vardır. Ve İbrâhimî kararlılık ağır basar. Hz. İbrâhim, tercihini Allah sevgisinden, ebedî aşktan yana kullanmış, kendisini Allah"a yaklaştıran yolda karşısına çıkan şeytanı bugün taşlamanın yapıldığı yerlerde defalarca taşlamıştır. Neticede baba-oğul ikisi de Allah"ın emrine teslim olmuşlar ve bu ağır sınavı kazanmışlardır.60

Aslında Hz. İbrâhim ve oğlunun sınavıyla, bugün bizim sınavlarımız pek farklı değildir. Ancak İbrâhimî tavır takınmanın çok zor olduğunda şüphe yoktur. Bu zorlu sınavda diğer sevgiler ağır basıyorsa burada yapılacak şey, Allah"tan istiğfar dilemektir. Nitekim âyette de Allah"tan bağışlanma dilenmesi emredilmektedir.61 Mina"da bu emri yerine getirip, kalbini Allah aşkıyla doldurduktan sonra, şeytanla yapacağı savaş öncesinde hacı, Mina"da mağfiret miğferini giyer ve şeytanı taşlamak üzere Hz. İbrâhim"in onunla mücadele ettiği savaş alanına gider.

Hacda kesilen kurbanlar, Allah"a yaklaşma çabasının göstergesidir. Hac esnasında kesilen kurbanlık hayvanlar, Kur"an"da, “Allah"ın nişaneleri” olarak anılır.62 Burada asıl ve önemli olan, kesilen hayvanların bedenleri değil, onların sembolik anlamıdır. Bu nedenledir ki Yüce Allah, “Onların ne etleri ne de kanları Allah"a ulaşır. Ama O"na sizin takvanız ulaşır.” buyurur.63 Allah için kesilen bu kurbanların kanları, kurban sahibinden de günahların dökülmesini ve diğer bütün hac menâsiki ile birlikte “kirlerin giderilmesini” 64 sembolize eder.65

“Hedy” denilen hac kurbanı, hacca gelen müminin sırf Allah için malından vazgeçebildiğinin ifadesidir. İhramda bir otu dahi koparmak yasak iken, Allah"a bağlılığın, fedakârlığın bir göstergesi olarak bayramda canlı hayvanlar kurban edilmektedir. Özellikle kurban etlerinin tamamının yoksul İslâm ülkelerine gönderildiği günümüzde, hacının hiç tanımadığı Müslüman kardeşlerine verdiği destek ve sosyal dayanışma haccın en hikmetli yönlerinden birini oluşturmaktadır.

Kurban, aynı zamanda hac görevlerini yerine getirebilmenin şükrünü eda etmek demektir. Hacı, Allah için kurban keserken, bunun Hz. İbrâhim"den kalma bir sünnet olduğunu,66 Allah yolunda en sevilen yavrunun

    

Dipnotlar

60 Sâffât, 37/103-107.

فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ ﴿103﴾ وَنَادَيْنَاهُ اَنْ يَٓا اِبْرٰه۪يمُۙ ﴿104﴾ قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿105﴾ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْبَلٰٓؤُ۬ا الْمُب۪ينُ ﴿106﴾ وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪يمٍ ﴿107﴾

61 Bakara, 2/199.

ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿199﴾

62 Hac, 22/36.

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِ لَكُمْ ف۪يهَا خَيْرٌۗ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا صَوَٓافَّۚ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّۜ كَذٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿36﴾

63 Hac, 22/37.

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ ﴿37﴾

64 Hac, 22/29.

ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ ﴿29﴾

65 İA24/146 İbn Abdülber, Temhîd, 24/146.

وذكر الساجي حدثنا بندار وابن المثنى قالا حدثنا عبد الوهاب حدثنا عبيد الله بن عمر عن نافع عن ابن عمر أنه كان إذا قصر من لحيته في حج أو عمرة كان يقبض عليها ويأخذ من طرفها ما خرج من القبضة قال أبو عمر: هذا ابن عمر روى اعفوا اللحى وفهم المعنى فكان يفعل ما وصفنا. وقال به جماعة من العلماء في الحج وغير الحج وروى ابن وهب قال أخبرني أبو صخر عن محمد بن كعب في قوله {ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ} قال رمي الجمار وذبح الذبيحة وحلق الرأس والأخذ من الشارب واللحية والأظفار والطواف بالبيت وبالصفا والمروة. وكان قتادة يكره أن يأخذ من لحيته إلا في حج أو عمرة وكان يأخذ من عارضيه وكان الحسن يأخذ من طول لحيته وكان ابن سيرين لا يرى بذلك بأسا. وروى الثوري عن منصور عن عطاء أنه كان يعفي لحيته إلا في حج أو عمرة قال منصور فذكرت ذلك لإبراهيم فقال كانوا يأخذون من جوانب اللحية

66 İM3127 İbn Mâce, Edâhî 3

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خَلَفٍ الْعَسْقَلاَنِىُّ حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِى إِيَاسٍ حَدَّثَنَا سَلاَّمُ بْنُ مِسْكِينٍ حَدَّثَنَا عَائِذُ اللَّهِ عَنْ أَبِى دَاوُدَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ قَالَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا هَذِهِ الأَضَاحِىُّ قَالَ « سُنَّةُ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ » . قَالُوا فَمَا لَنَا فِيهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « بِكُلِّ شَعَرَةٍ حَسَنَةٌ » . قَالُوا فَالصُّوفُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « بِكُلِّ شَعَرَةٍ مِنَ الصُّوفِ حَسَنَةٌ » . HM19498 İbn Hanbel, IV, 368. حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا سَلَّامُ بْنُ مِسْكِينٍ عَنْ عَائِذِ اللَّهِ الْمُجَاشِعِيِّ عَنْ أَبِي دَاوُدَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ قُلْتُ أَوْ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا هَذِهِ الْأَضَاحِيُّ قَالَ سُنَّةُ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ قَالُوا مَا لَنَا مِنْهَا قَالَ بِكُلِّ شَعْرَةٍ حَسَنَةٌ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالصُّوفُ قَالَ بِكُلِّ شَعْرَةٍ مِنْ الصُّوفِ حَسَنَةٌ