biraz zayıf düşmüşlerdi. Mekkeliler tarafından bu durum dile getirilince Hz. Peygamber ashâbına onlara karşı güçlü görünmelerini, onların oturduğu tarafa dolandıklarında daha çalımlı ve güçlü yürümelerini emretmiş, ashâb-ı kirâm da bunu yapmıştı.6 İşte erkeklerin tavafın ilk üç şavtında daha heybetli yürümeleri (remel) ve tavafta ihramlıyken sağ omuzlarını açık bulundurmaları (ıztıba), aslında hasımlara karşı güç ve gövde gösterisi amaçlı olarak bu umrede ortaya çıkmıştı. İbn Abbâs"a göre, başlangıçta tavaf esnasında Kureyşlilere gövde gösterisi için yapılan remel, Hz. Peygamber"in Veda haccında tavafın ilk üç şavtında yapmasıyla sünnet olmuştu.7
İki taraf da antlaşmaya uymuş ve böylece Hz. Peygamber ve Müslümanlar umrelerini kaza etmişlerdi. Mekkelilerle herhangi bir tartışmaya girmeksizin umre ziyareti tamamlanmıştı.
Allah Resûlü"nün diğer bir umresi ise, hicretin sekizinci senesinde Mekke"nin fethinin ardından gerçekleşmişti. Huneyn Gazvesi"nde elde edilen ganimetleri Ci"râne"de bekletirken Kutlu Elçi umre yapmak istedi. Bu amaçla Mekke ile Tâif arasında, Mekke"ye 29 km. uzaklıktaki Ci"râne denilen yerde niyet edip ihrama girdi ve geceleyin yola çıktı. Mekke"ye geceleyin girdi, umresini yaptı ve aynı gece Mekke"den çıkarak Ci"râne"de sabahladı. Sanki bütün geceyi orada geçirmiş gibi ertesi gün güneş batıya kayınca, Batn-ı Serif bölgesinden çıktı. Oradan çıkıp Müzdelife yolunu takip ederek gittiği için yaptığı bu umre insanların çoğuna gizli kaldı.8
İşte bu umrelere işaret eden Enes b. Mâlik, “Resûlullah (sav) dört defa umre yaptı. Bunlardan hac için geldiğinde yaptığı umresi hariç, diğerleri hep Zilkâde ayındadır: Hudeybiye"den dönüşteki umresi, ertesi yılki umresi, Huneyn ganimetlerini dağıttığı yer olan Ci"râne"den yaptığı umresi ve hac ile beraber yaptığı umre.” demektedir.9
İmam Buhârî, Sahîh "inde umre ile ilgili bölüme, İbn Ömer"in “herkesin bir hac ve bir umre yapması gerektiği” şeklindeki görüşünü naklederek başlar ve İbn Abbâs"ın bunu Kur"an"da, “Allah için haccı ve umreyi tam yapın!” 10 şeklinde hac ile umrenin birlikte anılmasıyla izah ettiğini belirtir.11
Gerçekten de Yüce Allah, önemine binaen umreyi hac ile birlikte anmaktadır: “Safâ ile Merve, Allah"ın (dininin) nişanelerindendir. Her kim Beyt"i hacceder veya umre yaparsa, o ikisi arasında sa"y etmesinde bir günah yoktur...” 12
Câbir b. Abdullah"tan rivayet edildiğine göre, bir gün Peygamber Efendimize umre yapmanın farz olup olmadığı sorulunca, “Hayır, fakat umre yapmanız, (yapmamanızdan) daha faziletlidir.” cevabını verir. Bu hadisi