Nebî (sav), “Allah, ganimetten haksız yere alınan (haram) bir maldan verilen sadaka ile abdestsiz kılınan namazı kabul etmez.” 40 ve “Allah güzeldir ancak güzel olan şeyleri kabul eder.” 41 buyurarak zekâtın ancak helâl ve temiz mallardan kabul edileceğini bildirir. Şu hâlde namaz için abdest ile temizlik nasıl şart ise, zekât için de malın helâlinden kazanılmış olması şarttır. Böylece toplumda üretim faaliyetlerine mânevî ve ahlâkî bir boyut kazandırılarak insanlara dürüst iş yapma, helâl mal kazanma ve harcama bilinci aşılanmaktadır.
Kur"ân-ı Kerîm"de Allah rızası gözetilerek güzel bir şekilde infak edilen mal, Allah"a verilmiş bir borç sayılmakta ve karşılığının kat kat fazlasıyla yine Allah tarafından ödeneceği bildirilmektedir.42 Şeytan insana Allah yolunda harcamakla fakir olacağı şeklinde vesvese vermekte,43 Yüce Allah ise zekâtlarını gereğince ve sadece O"nun rızası için verenlerin aslında mallarını kat kat artırdıklarını44 ve verilen her zekâtın karşılığının ödeneceğini45 müjdelemektedir. Peygamber Efendimiz de müminlere zekât vermekle mallarının azalmasından korkmamaları gerektiğini şu şekilde açıklar: “Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez.” 46 Malın artma ve azalma ölçüsünün sadece miktarla ilgili olmadığı düşünülürse, görünürde eksilmiş gibi olan malın, aslında zekâtı ödendiği için bereketlenip daha verimli hâle geldiği veya geleceği anlaşılır. “Allah, verilen sadakaları/zekâtları artırır.” 47 âyeti de bu durumu en güzel şekilde izah etmektedir.
Yüce Rabbimiz zekâtı farz kılmakla ihtiyaç sahiplerini elde edilen gelirde hak sahibi yapmıştır. Böylece zekâtla desteklenen muhtaç kişi, genel servet içinde bir payının olduğunu bilerek, zihnini meşgul eden fakirlik sıkıntısını hafifletmiş olur. Bu şekilde sıkıntıya maruz kalan onurlu insanların dilencilik ve karamsarlık gibi durumlara düşmelerinin önüne geçilmiş olur.
İslâm, insanların dünya saadetini önemsemiştir. Bazı rivayetlerde iyi bir eş, geniş bir ev, iyi bir binek birer saadet vesilesi olarak sunulmaktadır.48 Öte taraftan Allah Resûlü, fakirliğin istenilmeyen, hatta Allah"a sığınılması gereken bir hâl olduğunu da belirtmiştir.49 Asıl olan, her ferdin bütün imkânlarını zorlayarak kendi geçimini temin etmesidir.50 Fakat bu imkânları elde edemeyip varlık sahibi olamayan insanların ihtiyaçlarının giderilmesi ve onların da aktif ve verimli bir şekilde toplum hayatına katılımlarının sağlanması toplumun genel huzuru açısından önemlidir. Bir yıl boyunca değişik ticarî faaliyetlerle insanlar arasında dolaşan servet, zekât vesilesiyle muhtaç kimselere de ulaşmaktadır. Böylece normal ticarî faaliyetlerdeki muhtemel dengesizlikler ve gelir dağılımındaki uçurumlar