“Hayır, o da olmaz.” diye cevap verdi. Bu defa Sa"d, “Peki yarısını bağışlasam?” dedi. Resûlullah (sav), “Hayır.” deyince Sa"d üçte birini bağışlamak istediğini söyledi. Allah Resûlü, “Üçte biri olur. Aslında üçte bir de çoktur ya!” buyurdu ve sonra şöyle devam etti: “Ey Sa"d! Vârislerini varlıklı bırakman, onları muhtaç ve halka (sadaka için) ellerini açar bir hâlde bırakmandan şüphesiz daha hayırlıdır. Ey Sa"d! Allah rızası için sarf ettiğin her nafakanın ecrini alırsın. Hatta yemek yerken hanımının ağzına koyduğun bir lokmadan dolayı bile (sevap kazanırsın.)” 20 Sa"d b. Ebû Vakkâs bu olaydan sonra daha uzun yıllar yaşadı, dört erkek çocuk ile birçok kız evlâdı daha oldu.21
Aynı şekilde sahâbeden Tebük savaşından geri kalıp da pişman olan ve tevbe eden Kâ"b b. Mâlik de tevbesi kabul edildikten sonra Kutlu Nebî"ye gelip, “Allah Teâlâ"nın tevbemi kabul etmesine karşılık bütün malımı Allah ve Resûlü"ne hibe etmek istiyorum.” deyince Kutlu Nebî, “Hayır, malının bir kısmını kendine bırakman daha hayırlıdır.” 22 buyurmuştu. Böylece Hz. Peygamber, bir yandan bağış yapmaya teşvik ederken, öte yandan bunun sınırının ne olması gerektiğini de öğretiyor, kişiyi, bağış yapmadan önce sorumlu olduğu aile bireylerini düşünmeye sevk ediyordu.
Peygamber Efendimiz Medine"ye vardığında, devesi Müslümanların o sırada namaz kılma yeri olarak seçtikleri yere çökmüştü. Burası daha evvel Es"ad b. Zürâre"nin terbiyesinde bulunan Süheyl ve Sehl adlı iki yetim çocuğa ait olup hurma kurutmak için kullanılan bir harman yeriydi. Resûlullah, “İnşallah burası bizim konaklayacağımız yerdir.” buyurduktan sonra bu iki genci davet edip, orayı mescit yapmak üzere onlardan satın almak istedi. Yetim olan bu iki genç ise satmak yerine burayı Resûlullah"a hibe etmek istediler. Fakat Allah Resûlü, çocukların bu hibesini kabul etmedi. Belirlenen bir bedel karşılığında arsayı satın aldı ve Mescid-i Nebevî"yi bu arsa üzerine bina etti.23
Hibenin esas itibariyle insanlar arasında sevgi, dostluk ve yardımlaşmayı teşvik eden ve geliştiren hoş bir davranış olduğu dikkate alınarak, bu güzelliği gölgeleyecek her türlü tavırdan kaçınmak gerekir. Hele bunu tam aksi bir duruma çevirerek, yapılan hibe neticesinde bazılarının gönlünü kırmak, insanlar arasında kin ve düşmanlığa sebebiyet verecek şekilde bağışta bulunmak doğru değildir. Bu konuda sık karşılaşılan bir durum olarak, çocuklar ve aile bireyleri arasında adalet gözetilmeksizin yapılan hibelerin yol açtığı tatsızlıklara dikkat çekilebilir. Anne ve babaların sağlıklarında çocuklarına yaptıkları hibede, onlar arasında adalete riayet