bu değerli zaman dilimlerinden birisidir. Rabbimiz, “Onlar, (takva sahipleri) seher vakitlerinde bağışlanma dilerler.” 24 âyeti ile bu vaktin kıymetine dikkat çeker. Allah Resûlü de dua için, gecenin son üçte birinin önemli olduğuna vurgu yapar. Zira bu vakitte Rabbimiz dünya semasına iner (rahmet nazarı ile bakar) ve şöyle der: “Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim. Benden bir şey isteyen yok mu, istediğini vereyim. Af dileyen yok mu, onu bağışlayayım.” 25 Allah ve Resûlü bu ve buna benzer vakitleri26 zikrederek aslında müminlerin her anlarını dua için fırsata çevirmelerini isterler.
Nitekim Resûl-i Ekrem"in (sav) hayatına baktığımız zaman, duanın onun hayatının her noktasını kuşattığını görürüz. Günlük hayatın akışı içinde duayı âdeta vazgeçilmez bir unsur olarak gören Sevgili Peygamberimiz, sabah uyandığında kendisini yeni bir güne daha ulaştıran Rabbine, “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba"de mâ emâtenâ ve ileyhi"n-nüşûr.”(Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah"a hamdolsun. Dönüş yine O"nadır.) 27 diyerek dua ederdi. Gece yatağına yattığında ise, sığınacak bir yeri olduğu için Allah"a şükrünü şöyle dile getirirdi: “Elhamdülillâhillezî et"amenâ ve sekânâ ve kefânâ ve âvânâ ve kem mimmen lâ kâfiye lehû velâ mü"viye”(Sığınacak yeri ve ihtiyacını giderecek kimsesi olmayan niceleri varken; bizi yediren, içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah"a hamdolsun.) 28
Hz. Peygamber yaptığı her işte Allah"ın rızasını gözetir ve bu niyetini Rabbine dua ederek ortaya koyardı. Bir iş yapmak istediğinde, “Allâhümme hır lî vahter lî”(Allah"ım! Bana hayırlısını ver ve benim için en uygun olanı seç.) 29 diye niyazda bulunurdu. Yolculuğa çıkarken de binitine biner ve üç kez tekbir getirdikten sonra, “Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn ve innâ ilâ rabbinâ lemünkalibûn”(Hiçbir şekilde sahip olamayacakken, bu biniti bizim hizmetimize veren Allah"ı tenzih ederim. Şüphesiz ki biz Rabbimize tekrar döneceğiz.) 30 duasıyla Allah"a şükrünü arz ederdi. Kısacası Allah Resûlü (sav) hayatın her alanını dualarıyla zenginleştiriyor, ruhunu dua ile besliyor ve teskin ediyordu.
Allah Resûlü dua edeceğinde bazen kıbleye yönelir,31 bazen koltuk altı görünecek kadar ellerini kaldırır,32 bazen avuçlarını açarak,33 bazen de avuçlarını birleştirerek34 içtenlikle dua ederdi. Dua ettikten sonra ellerini mutlaka yüzüne sürer35 ve ashâbına da bunu tavsiye ederdi36
Zira Allah, Yüce Kelâmı"nda kullarından, kendisine içten dua etmelerini istemişti: “Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.” 37 Bu yüzden Allah Resûlü yüksek sesle dua etmekten hoşlanmaz,