Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 545

Hicretin sekizinci yılı Ramazan ayında, Allah Resûlü ve binlerce sahâbîsi Mekke"nin fethi için yola çıktıklarında oruçlu idiler. Mekke yakınlarındaki Kürâu"l-Ğamîm mevkiine vardıklarında vakit ikindiyi geçmişti. Hz. Peygamber, yorgun ve bitap düşen ashâbının oruçtan dolayı hayli zorlandığını fark etti. Arkadaşlarından bir tas su istedi ve getirilen bu suyu herkesin gözü önünde içti. Allah Resûlü"nün orucunu bozduğunu görenlerden bazıları derhâl oruçlarını bozdu, bazıları ise oruçlarına devam ederek bozmadılar. Bunu duyan Allah"ın Elçisi, “Onlar sözüme karşı geliyorlar, onlar sözüme karşı geliyorlar!” diyerek oruç tutmaya devam edenlerin bu tutumundan hoşlanmadığını bildirdi.1

Yolculuk hâli, başlı başına bir meşakkattir. Hemen her yolculuğun kendine göre birtakım riskleri, sıkıntıları ve güçlükleri vardır. Kişi eşinden, işinden, evinden uzak kalarak, zihnen ve bedenen yorulur. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Yolculuk, uykunuzu ve yeme-içmenizi engelleyen bir çeşit azaptır.” 2 buyurarak yolculuğun sıkıntısını tarif etmiştir. Durum böyle olunca kişi, bir an önce evine, yurduna, ailesine sağ salim kavuşma çabası içinde hisseder kendini.

Kur"ân-ı Kerîm"de savaş ve hastalık gibi yolculuğun da sıkıntılı olduğuna işaret edilmiş ve bu durumlar için özel hükümlere işaret edilmiştir. Savaş esnasında kılınan namaz için olduğu gibi, yolculukta kılınan namaz için de kolaylık sağlanmıştır. “Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur.” 3 âyeti her ne kadar savaş amacıyla sefere çıkılması hâlinde namazın kısaltılabileceğine işaret ediyorsa da, Peygamber Efendimizin uygulamalarından, bu âyetin diğer yolculuklarda namazların kısaltılmasını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla hem savaş esnasında kılınan korku namazları hem de yolculukta kılınan namazlar için farklı kolaylıklar sağlanmıştır.

“Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz tuvaletten gelmişse ya da hanımlarla cinsel ilişkiye girip de su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin.” 4 âyetinde yolculuğa çıkan insanların su bulamama gibi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarında teyemmüm ederek namazlarını eda edebileceklerine işaret edilmektedir. Aynı şekilde, “Sizden kim hasta ya da

    

Dipnotlar

1 M2610 Müslim, Sıyâm, 90

حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الْمَجِيدِ - حَدَّثَنَا جَعْفَرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ عَامَ الْفَتْحِ إِلَى مَكَّةَ فِى رَمَضَانَ فَصَامَ حَتَّى بَلَغَ كُرَاعَ الْغَمِيمِ فَصَامَ النَّاسُ ثُمَّ دَعَا بِقَدَحٍ مِنْ مَاءٍ فَرَفَعَهُ حَتَّى نَظَرَ النَّاسُ إِلَيْهِ ثُمَّ شَرِبَ فَقِيلَ لَهُ بَعْدَ ذَلِكَ إِنَّ بَعْضَ النَّاسِ قَدْ صَامَ فَقَالَ « أُولَئِكَ الْعُصَاةُ أُولَئِكَ الْعُصَاةُ » . N2265 Nesâî, Sıyâm 49. أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ عَنْ شُعَيْبٍ قَالَ أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ الْهَادِ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى مَكَّةَ عَامَ الْفَتْحِ فِى رَمَضَانَ فَصَامَ حَتَّى بَلَغَ كُرَاعَ الْغَمِيمِ فَصَامَ النَّاسُ فَبَلَغَهُ أَنَّ النَّاسَ قَدْ شَقَّ عَلَيْهِمُ الصِّيَامُ فَدَعَا بِقَدَحٍ مِنَ الْمَاءِ بَعْدَ الْعَصْرِ فَشَرِبَ وَالنَّاسُ يَنْظُرُونَ فَأَفْطَرَ بَعْضُ النَّاسِ وَصَامَ بَعْضٌ فَبَلَغَهُ أَنَّ نَاسًا صَامُوا فَقَالَ « أُولَئِكَ الْعُصَاةُ » .

2 B3001 Buhârî, Cihâd, 127

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ سُمَىٍّ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « السَّفَرُ قِطْعَةٌ مِنَ الْعَذَابِ ، يَمْنَعُ أَحَدَكُمْ نَوْمَهُ وَطَعَامَهُ وَشَرَابَهُ ، فَإِذَا قَضَى أَحَدُكُمْ نَهْمَتَهُ فَلْيُعَجِّلْ إِلَى أَهْلِهِ » . B1804 Buhârî, Umre, 19. حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « السَّفَرُ قِطْعَةٌ مِنَ الْعَذَابِ ، يَمْنَعُ أَحَدَكُمْ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ وَنَوْمَهُ ، فَإِذَا قَضَى نَهْمَتَهُ فَلْيُعَجِّلْ إِلَى أَهْلِهِ » .

3 Nisâ, 4/101.

وَاِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلٰوةِۗ اِنْ خِفْتُمْ اَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ اِنَّ الْكَافِر۪ينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوًّا مُب۪ينًا ﴿101﴾

4 Mâide, 5/6.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُ۫سِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِۜ وَاِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُواۜ وَاِنْ كُنْتُمْ مَرْضٰٓى اَوْ عَلٰى سَفَرٍ اَوْ جَٓاءَ اَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَٓائِطِ اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَٓاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَٓاءً فَتَيَمَّمُوا صَع۪يدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَاَيْد۪يكُمْ مِنْهُۜ مَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلٰكِنْ يُر۪يدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿6﴾