yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyen ise bir yoksul doyumu fidye verir.” 5 âyetinde oruç konusunda hasta ve yolcu için özel kolaylık sağlandığı bildirilmiştir. Kulları için zorluğu değil daima kolaylığı isteyen Yüce Allah,6 sıkıntılı anlarında kullarına böyle kolaylıklar sağlamıştır.
Resûlullah"ın yaptığı yolculuklara bakıldığında, risâlet öncesinde ticaret; sonrasında ise hicret, cihad, umre ve hac yapmak için sefere çıktığı, seferin sıkıntılarını yaşayarak yolculuk esnasında yapılan ibadetlerle ilgili kolaylaştırıcı hükümleri uyguladığı ve bunları ashâbına da öğrettiği görülmektedir. Bu hükümlerden biri hafif ve yumuşak deriden yapılan ve ayakları topuklarla birlikte örten bir çeşit ayakkabı olan mestler üzerine yapılan meshin süresi ile ilgilidir. Hz. Peygamber (sav), “Mestler üzerine mesh süresi, yolcu için üç gün üç gece, mukim içinse bir gün bir gecedir.” buyurmuştur.7 Tâbiîn âlimlerinden Şureyh b. Hâni bir gün Hz. Âişe"ye gelerek yolculukta mest üzerine meshetme meselesini sorar. Hz. Âişe de ona, “Ali b. Ebû Tâlib"e git ve ona sor. Çünkü o Resûlullah (sav) ile birlikte sefere çıkıyordu.” der. Bunun üzerine Şureyh, Hz. Ali"ye gider ve Allah Resûlü"nün nasıl meshettiğini sorar. Hz. Ali, Resûlullah"ın (sav) yolcunun üç gün üç gece, mukim olanın da bir gün bir gece meshedebileceğini belirlediğini anlatır.8 Yine sahâbeden Huzeyme b. Sâbit"in, “Resûlullah (sav), "(Yolculukta) mestlere üç gün mesh edin." buyurdu. Eğer bu sürenin daha fazla olmasını isteseydik onu artıracaktı.”9 ifadeleri, Allah Resûlü"nün her zaman, özellikle de seferde sıkıntıları gidermeye yönelik bir tutum sergilediğinin bir diğer işaretidir.
Hz. Peygamber"in yolculukta ashâbına öğrettiği önemli kolaylıklardan biri de namazların kısaltılarak ve cem edilerek kılınabileceğidir. Hicretin dokuzuncu senesiydi. Müslümanlara karşı savaşmak üzere Dımaşk"ta kırk bin kişilik bir ordu hazırlanmıştı. Böyle bir askerî harekât hazırlığını öğrenen Allah"ın Resûlü genel seferberlik ilân etti. Hazırlanan ordu Tebük"e doğru yola çıkmıştı. Gidilecek yer uzak, havalar ise sıcak ve kuraktı. Zorlu bir yolculuğa çıkılmıştı.10 Hatta Kur"ân-ı Kerîm bu yolculuğu “sâatü"l-usra” (güçlük zamanı) diye nitelemişti.11 Bu yolculuk esnasında Resûl-i Ekrem mola verip hareket