edeceği zaman öğle vakti henüz girmemişse öğleyi ikindi vaktine kadar geciktirmiş ve ikisini bir arada kılmıştı. Öğle vakti girdikten sonra hareket edecekse, ikindiyi öne alarak ikisini bir arada kılmış, sonra hareket etmişti. Akşamdan önce hareket edeceği zaman akşam namazını geciktirmiş, akşamı yatsı ile birlikte kılmış; şayet akşamdan sonra hareket edecekse yatsı namazını öne almış, yatsıyı akşam ile birlikte kılmıştı.12
Peygamber Efendimiz cem uygulamasını “öğle ile ikindi” ve “akşam ile yatsı” namazlarını birleştirmek suretiyle yapıyordu.13 O, yolculukta varacağı yere acele gitmesi gerektiği zamanlarda da,14 düşman takibi ve korkusu gibi acele etmesini gerektiren bir durum bulunmadığı seferlerde de öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem ederek kılardı.15 Nitekim onun bu tutumuna şahit olan Abdullah b. Ömer gibi sahâbîler de böyle yapardı.16 Enes b. Mâlik Peygamber Efendimizin yolculuktaki namazı nasıl cem ettiğini şöyle anlatıyordu: “Hz. Peygamber (sav), öğle vakti girmeden sefere çıkacağı zaman öğle namazını ikindi vaktine kadar erteler, sonra iki namazı beraber kılardı. Öğle vaktinden sonra yola çıktığında ise namazını kılar yola öyle çıkardı.”17
Sevgili Peygamberimiz işlerin daima dengeli yürümesinden yana idi. İbadetleri ihmal etmeden bunların günlük hayatın akışı içindeki konumunu belirliyordu. Saîd b. Cübeyr, İbn Abbâs"a, Hz. Peygamber"in Tebük Seferi"nde namazı neden cem ettiğini sorduğunda, “Ümmetini meşakkate sokmamak istediği için” cevabını almıştı.18 Böylece Allah Resûlü"nün sefere çıkan ashâbını karşılaşabilecekleri sıkıntılardan kurtarmak ve kolaylık sağlamak amacıyla namazları cem ettiği anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber"in seferde bizzat uygulayarak ashâbına gösterdiği kolaylıklardan biri de namazın kısaltılmasıdır. Hz. Âişe"den rivayet edilen, “Allah, namazı farz kıldığı zaman, hazarda (barış durumunda ve yerleşik iken) ve seferde ikişer rekât olarak farz kılmıştı. Sonra sefer namazları oldukları gibi bırakıldı da hazar namazları artırıldı.” 19 hadisinden de anlaşıldığı gibi seferîliğin sıkıntısı göz önünde bulundurularak namazların rekât sayısında kolaylık sağlanmıştır. İbn Abbâs"tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), Mekke"den Medine"ye yola çıkar ve âlemlerin Rabbi olan Allah"tan başka hiçbir şeyden korkusu olmadığı hâlde namazlarını ikişer rekât olarak kılardı.20 O, bu kısaltmanın Yüce Allah"ın müminlere bir ikramı olduğunu söylerdi. Ya"lâ b. Ümeyye, Ömer b. Hattâb"a, “Allah Teâlâ, "Yeryüzünde sefere çıktığınızda , kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur." 21 buyuruyor. Halbuki insanlar şimdi güven içindedirler. (O hâlde niçin seferde namazları kısa kılıyoruz?)” diye sormuştu. Hz. Ömer ona şöyle cevap verdi: “Bu senin