şaştığın şeye vaktiyle ben de şaşmıştım da onu Allah"ın Resûlü"ne sormuştum. O da, "Bu, Allah"ın size verdiği bir sadakadır. Allah"ın sadakasını kabul ediniz." buyurmuştu.”22 Aynı soru Abdullah b. Ömer"e sorulunca o da, “Resûlullah (sav) bize peygamber olarak geldiğinde bizler dalâlette idik. O bize her şeyi öğretti; seferde namazı iki rekât kılmamız da bu öğretilenler arasındaydı.”23 cevabını vermişti. Nitekim Mekke"nin fethi sonrası orada on sekiz gece kalan Hz. Peygamber, namazları ikişer rekât olarak kıldırmış ve (arkasına dönüp cemaate), “Ey Mekkeliler! Siz namaz(lar)ı dörder (rekât olarak) kılın. Biz (Medineliler) seferîyiz.” buyurmuştu.24 Bu uygulamasıyla Allah Resûlü, yerleşik olanların, seferî olanın ardında namaz kıldığı zaman namazları nasıl tamamlayacağını da ashâbına öğretmiş oluyordu.
Hz. Ömer"in torunlarından Hafs b. Âsım şunları anlatmaktadır: “Biz yolculukta (amcam Abdullah) İbn Ömer"in beraberindeydik. İbn Ömer bize namaz kıldırdı. Farzdan sonra (sünnet kılmadan) beraber çıkıp gittik. İbn Ömer dönüşünde cemaatin bir kısmının (kalkıp) namaza durduklarını görünce, "Bunlar ne yapıyorlar?" diye sordu. Ben de, "Sünnet kılıyorlar." dedim. İbn Ömer "Eğer ben (yolculukta) sünnet kılacak olsaydım farzımı tam kılardım! Ey kardeşimin oğlu! Ben Resûlullah (sav) ile beraber bulundum. Vefat edinceye kadar yolculukta iki rekât farzın dışında (sünnet namaz) kılmadı. Sonra Ebû Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte bulundum. Onlar da yolculukta iki rekâttan fazla kılmadılar. Bu zâtlar vefat edinceye kadar durum böyleydi." dedi.”25
Diğer yandan Hz. Peygamber yolculuğa ait olmak üzere “bineği üzerinde iken deve yönünü hangi tarafa çevirirse çevirsin namazı kılardı.”26 şeklinde gelen rivayetlerden, Allah Resûlü"nün farz namazlarını yolculuğa ara verip dinlendiği zaman, nafile namazlarını da bineği üzerinde iken kıldığını anlıyoruz. Câbir b. Abdullah"ın anlattığı üzere, Peygamberimizin farz olan bir namazı kılmak istediğinde bineğinden inip kıbleye yönelmesi27 de bu durumu teyit etmektedir. Allah Resûlü aynı hikmetlerden ötürü yolcunun cuma namazı kılmayabileceğini belirtiyordu.28 Bununla beraber önemine binaen yolculukta da ezan, kâmet ve cemaatin ihmal edilmemesini istiyordu. Nitekim, “Bir yolculuğa çıktığınızda ezan okuyun ve kâmet getirin, en büyüğünüz de size imam olsun!” buyurmuştu.29
Allah Resûlü"nün seferlerinin bir kısmı Ramazan"da gerçekleşmişti. “Oruç, sayılı günlerdir. Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyen ise bir yoksul doyumu