Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 551

evine selâmetle vardığında Allah"a şükretmenin güzel bir haslet olduğunu ashâbına öğretiyordu.

İslâm, Allah ile kul arasındaki ilişkiye son derece önem veren bir dindir. Hem yolculuktaki sıkıntı ve meşakkatler dikkate alınarak tanınan kolaylık ve ruhsatlar hem de bütün zorluklara rağmen namazın kısaltılarak veya birleştirilerek kılınmasına verilen önem, Yüce Allah"ın kullarına olan sevgisinin ve onları mânevî huzurunda istemesinin bir ifadesidir. Fakih sahâbîlerden İbn Abbâs"ın rivayet ettiği, “Allah, namazı Peygamberinizin (sav) dilinden hazarda (barışta ve yerleşik hâlde iken) dört, seferde iki, korku zamanında da bir rekât olarak farz kıldı.”46 hadisi, müminlere gösterilen merhamet ve ikramı en güzel şekilde ifade etmektedir. Yolculuk, hastalık, savaş gibi sıkıntılı zamanlarda ibadet etmenin kolaylaştırılması bir yandan insanların ibadete devamını sağlayıp iştiyaklarının kırılmamasını temin ettiği gibi diğer yandan da gönüllerinin rahata ermesini sağlamaktadır.

İslâm dininin, hükümlerini zaman ve coğrafî şartları da dikkate alarak herkesi kucaklayacak şekilde vazetmesi, evrenselliğinin bir gereğidir. Bugün gayet konforlu ve rahat yapılan yolculuklar olduğu gibi; imkânsızlık sebebiyle ya da iklim ve coğrafyanın zorluklarından dolayı ağır şartlarda yapılan yolculuklar da vardır. Şurası bir gerçektir ki, yolculuktaki ruhsatları kullanmanın sebep ve hikmeti meşakkatten ziyade bizâtihi yolculuktur. Belli mesafedeki bir yolculuğa niyetlenen herkes bu ruhsatlardan yararlanma hakkına sahiptir. Peygamber Efendimizin bizzat uygulamalarında görüldüğü üzere, dört rekâtlı farz namazların ikişer rekât olarak kılınması, iki namazın birleştirilerek bir vakitte kılınması, nafile namazları binek üzerinde kılmanın ve suyun bulunamaması hâlinde teyemmümün caiz olması, cuma namazının terk edilebilmesi, mestler üzerine mesh müddetinin üç güne kadar uzatılması, Ramazan orucunun kaza edilmek üzere sonraya bırakılmasına izin verilmesi gibi pek çok husus, ibadetlerin uygulanışında yolculara tanınan ruhsatlardır. Dileyen bu ruhsatları değil de azimeti uygulayabilir yani ibadetleri hazardaki (mukîm iken) hâlleriyle yerine getirmeyi tercih edebilir. Ancak tanınan bu kolaylıkların “Allah"ın bir ikramı” olduğunu unutmamak gerekir.

    

Dipnotlar

46 M1575 Müslim, Müsâfirîn, 5.

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى وَسَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ وَأَبُو الرَّبِيعِ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ يَحْيَى أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرُونَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ الأَخْنَسِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ فَرَضَ اللَّهُ الصَّلاَةَ عَلَى لِسَانِ نَبِيِّكُمْ صلى الله عليه وسلم فِى الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَفِى السَّفَرِ رَكْعَتَيْنِ وَفِى الْخَوْفِ رَكْعَةً .