Hadisi ondan rivayet eden Ebû Seleme ardından şu notu düşmektedir: “Abdullah yaşlandıktan sonra, "Keşke, Hz. Peygamber"in verdiği ruhsatı kabul etseydim." derdi.”11 Zira gençken rahatlıkla yapabildiği bu ibadetleri yaşlandığında devam ettirmekte zorlanmıştı ve kendisini sorumlu tuttuğu bu ibadetlerini de yaşlılığından dolayı bırakmak istememişti.12
Allah Resûlü bu tür eğilimleri, “dinde aşırılık” diye nitelendirmiş ve ashâbını bundan ısrarla sakındırmıştır. Nitekim hacda şeytan taşlama esnasında kullanılacak taşları toplarken onların küçük olması gerektiğini işaret etmiş ve “...Dinde aşırılıktan sakının. Muhakkak ki sizden öncekileri dinde aşırılığa gitmek helâk etmiştir.” buyurmuştur.13
Ümmetini daima itidale ve orta yola davet eden Allah Resûlü,14 İslâm dininin kolaylık dini olduğunu, yeri ve zamanı geldiğinde Allah tarafından verilmiş ruhsatlarla amel edilmesi gerektiğini bizzat göstererek öğretmiştir. İbadetleri ve azimet hükümlerini uygularken nasıl onlara rehberlik yapmışsa, ruhsatların kullanımında da onlara öncülük yapmıştır. Hatta öyle zamanlar olmuştur ki kendisine uymayıp ruhsatlardan yararlanmayanları açıkça eleştirmiştir. Fakat gerek bu ruhsattan yararlanmasında, gerekse yararlanmayanlara sitem etmesinde Rahmet Elçisi"nin ashâbına olan merhamet ve düşkünlüğü yatmaktadır. Bu hususun ilginç bir örneği Mekke"nin fethi sırasında yaşandı. Allah"ın Elçisi ve ashâbı Ramazan ayında Mekke"nin fethi için yola çıkmışlardı ve herkes oruçlu idi. Mekke ve Medine arasında yer alan Kürâu"l-Ğamîm vadisine15 vardıklarında Peygamber Efendimize, “İnsanlar oruç tutarken çok zorlanıyorlar. Ve insanlar senin ne yapacağını bekliyorlar.” denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber binitinin üzerinde herkesin görebileceği bir yerde durdu. Bir bardak su istedi ve insanların kendisini görmelerini bekledikten sonra suyu içti. Bunu gören ashâb kendilerine gösterilen bu ruhsatı değerlendirdi ve su içerek susuzluklarını giderdiler. Daha sonra Resûlullah"a bazı insanların oruçlarını bozmadıkları bildirilince (kendisine uymayan bu kimseler hakkında), “Onlar söz dinlemeyenlerdir onlar söz dinlemeyenlerdir!” buyurdu.16 Öte taraftan Abdullah b. Abbâs gibi17 meşakkatli durumlarda verilen ruhsatlara ziyadesiyle sevinenler de bulunmaktaydı. Onlar böylece dinin azimetlerini yerine getirirken de ruhsatlarıyla amel ederken de aynı ibadet huzurunu paylaşmaktaydılar.
Bazen Allah"ın verdiği ruhsatların bilinmemesi ya da onlardan yararlanılmaması yüzünden ortaya çıkan üzücü hâdiseler, Hz. Peygamber"in daha sert tepkiler vermesine yol açmaktaydı. Câbir b. Abdullah"ın (ra) anlattığına