sahibi, her şeyi yerli yerine koyan, yerli yerince yapan, her şeye hakkını veren, aşırılıklardan (ifrat ve tefritten) uzak duran, orta yolu takip eden, dengeli bir toplum olarak tefsir etmiştir. İtidali elden bırakıp Cenâb-ı Hakk"ın koymuş olduğu sınırları aşanlar ise Allah"ın gazabına uğramışlardır.10
Mümin hayatın her alanında ve özellikle ibadetler konusunda dengeli olmak zorundadır. Nitekim, “Güzel bir hayat tarzını, tedbirli ve dengeli hareket etmeyi peygamberliğin yirmi dört parçasından biri” sayan Resûl-i Ekrem,11 Benî Kays heyeti içinde gelen ve akıllılığı, sakinliği ve ağırbaşlılığı ile öne çıkan Münzir b. âiz isimli sahâbîyi, “Sende Allah"ın sevdiği iki özellik var!” diyerek12 övmüştür. Buna mukabil itidalli olamayan pek çok kimseyi haddi aşmaktan ve aşırılığa kaçmaktan sakındırmıştır. Meselâ, Hz. Peygamber hac görevini ifa ederken şeytan taşlamak amacıyla kendisi için toplanan sapan taşı büyüklüğündeki küçük taşları insanlara göstererek, “Bunun gibi taşları atınız!” buyurmuş ve arkasından, “Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. çünkü sizden öncekileri ancak dinde aşırılık helâk etti.” uyarısında bulunmuştur.13 Burada Allah Resûlü, büyük taşlar atarak diğer insanlara zarar verebilecek kimseleri uyarmakta ve bunun dince benimsenmeyen bir aşırılık olduğunu belirtmektedir.
Kur"ân-ı Kerîm"in haddi aşan ve aşırıya kaçanları uyardığı âyetlerinin birisinde, “Ey iman edenler! Allah"ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah"ın koyduğu) sınırları aşmayın. çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” 14 buyrulur. Bu âyetin iniş sebebi olarak zikredilen olaylardan birisi de şudur: Hz. Peygamber"in eşlerine gelerek onun ibadetleri hakkında bilgi almak isteyen üç kişi, kendilerine anlatılanı azımsayarak, “Biz kim, Peygamber kim! Allah onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır.” demişlerdi. Sonra kendi aralarında sözleşerek biri gece boyu sürekli namaz kılmaya, diğeri sürekli oruç tutmaya, üçüncüsü de kadınlardan uzak kalarak evlenmemeye karar vermişlerdi. O arada yanlarına giren ve konuştuklarını duyan Allah Resûlü, “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Şunu iyi bilin ki, vallahi, aranızda Allah"tan en çok korkanınız ve O"na karşı en çok takva sahibi olanınız benim. Bununla birlikte ben bazen oruç tutar, bazen tutmam. Hem namaz kılarım hem de uyurum. Kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir!” buyurmuştur.15
Kur"ân-ı Kerîm"de, “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” 16 şeklinde ifade edilen “dinde kolaylık” prensibi aslında, dengeli bir dinî hayatın önemine de işaret etmektedir. İnsanları ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutan Cenâb-ı Hak17 onlardan, zorlanmadan yapabilecekleri şeyler