Hicretin dokuzuncu senesi Receb ayında,1 sıcağın dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir mevsimde Allah Resûlü ashâbıyla birlikte savaş için bütün hazırlıklarını tamamlayıp yola koyulmuş ve nihayet Tebük"e varmıştı. Peygamberimiz ashâbına, “Kâ"b ne yaptı?” diye sordu. Selimeoğullarından birisi Resûlullah"a, “Yâ Resûlallah! Kâ"b"ı (kıymetli) iki hırkası(ndan dolayı duyduğu gururu) ve kibri (Medine"de) alıkoydu!” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Muâz b. Cebel itiraz edip Hz. Peygamber"e (sav), “Vallahi Yâ Resûlallah, biz Kâ"b hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz.” diyerek Kâ"b b. Mâlik"i savundu. Resûlullah ise Muâz"ın bu itirazına susarak karşılık verdi.
Allah Resûlü ile birlikte birçok gazveye katılan Kâ"b b. Mâlik, Tebük Savaşı"ndan geri kalan seksen küsür kişiden biriydi. Diğer bütün gazvelerin aksine Resûlullah bu defa, uzak ve tehlikeli bir yolculukta çok kuvvetli bir düşmanla karşılaşacak olan Müslümanların, ona göre hazırlanmalarını istediği için, gidilecek yönü Müslümanlara açıklamıştı. Müslümanların savaşa hazırlanacak vakitleri vardı. Buna rağmen Kâ"b b. Mâlik, bir türlü savaşa katılamamıştı.
Resûlullah ile Müslümanlar gazâ hazırlığı ile meşgul olduğu sırada Kâ"b b. Mâlik de onlarla beraber yol hazırlığı için sabahleyin evden çıkıp dolaşıyor, ancak hiçbir iş görmeden akşam üzeri evine dönüyordu. “(Daha hazırlanmaya vaktim ve) gücüm var.” diyerek günlerini geçiriyordu.
Nihayet herkes gerçekten hazırlanıp bir sabah Resûlullah ile Müslümanlar sefere çıktıklarında, Kâ"b"ın henüz hiçbir hazırlığı yoktu ortada. Bu sefer de, “Onun (ordunun) ardından bir iki günde hazırlanır, sonra onlara yetişirim.” diyerek yine kendini avuttu Kâ"b. Bundan sonraki birkaç gün de hiç farklı geçmemişti. Sabahları hazırlık için evden ayrılıyor, akşam eve hiçbir hazırlık yapmadan bomboş dönüyordu. Neticede ordu epey yol almış, Kâ"b"ın onlara yetişme ihtimali kalmamıştı.
Tebük Gazâsı"ndan başka, Resûlullah"ın yaptığı gazvelerin hiçbirisinden geri kalmayan Kâ"b b. Mâlik"in ilk pişmanlıkları işte bu günlerde başlamıştı. Zira daha önce hiçbir zaman bu kadar güçlü ve kuvvetli olmamıştı.