ibadet eden kul, hem insanların gözü önünde hem de gözlerden uzak mekânlarda namazını huşû içinde kılan kişidir.48 Gösteriş için oruç tutmak ve bağışta bulunmak da aynı şekilde kınanmıştır. Bu sebeple sahâbîler kalplerinin gösteriş arzusuna kapılması sonucu huşûlarını yitirmekten, nihayetinde amellerinin boşa gitmesinden son derece korkmuşlardır.49 Resûlullah"ın terbiyesinde yetişen altın neslin insanları gerek ibadetlerinde gerekse günlük yaşantılarında Allah"a karşı mütevazı, saygılı ve edepli duruşlarını korumaya gayret göstermişlerdir. Onlar kulluk bilinci içerisinde Allah"a boyun eğerek yüceleceklerinin farkında olmuşlardır. Bu yüzden Abdullah b. Mes"ûd, “Kim Allah için huşûundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet gününde alçaltır.” demiştir.50
Allah"ın kendisine mülk ve zenginlik verdiği Hz. Süleyman"ın huşûundan dolayı başını semaya kaldırmaması Müslümanlar için güzel bir örnektir.51 Hz. Âişe"nin naklettiğine göre, Peygamberimiz de Kâbe"ye girdiğinde çıkıncaya dek huşû içinde başını yukarı kaldırmamıştır.52 Arap olmayan bir grubun gelerek önünde saygıyla eğilmeleri üzerine Selmân-ı Fârisî, kendisinin sadece bir kul olduğunu onlara hatırlatırcasına hemen başını eğip, “Ben, Allah"a boyun eğdim.” demiştir.53 Aynı şekilde Kûfe şehrinin değerli âlimlerinden biri olan Ebu"l-Bahterî ve arkadaşları da birinin kendilerini övdüğünü duyar ve gurur hissederlerse omuzlarını indirir ve “Ben Allah"a boyun eğdim.” derlerdi.54
Resûl-i Ekrem"in ve onu örnek alan kıymetli şahsiyetlerin huşû ile hayatlarını anlamlı kılma gayretlerine dair örnekler sayılamayacak kadar çoktur. En genel anlamda Allah"a gönülden teslimiyetin bir ifadesi olan huşû hâlinin bir Müslüman"ın karakterine tam olarak yerleşmesi, onun mütevazı ve ağırbaşlı olmasıyla yakından ilgilidir. Hz. Peygamber (sav), her yaştan insanın Allah ile sağlıklı bir bağ kurarken huşûdan yardım almasını tavsiye etmiş, meselâ, yetişkinlere göre daha dinamik ve gösterişli olmalarından dolayı olsa gerek, gençlerin böbürlenmeyip Allah"a karşı huşû içinde hareket etmelerini istemiştir.55
Kişinin zihnen, bedenen, kalben hulâsa bütün varlığıyla Rabbine yönelerek O"na boyun eğmesini ifade eden huşû, mümin olmanın en belirgin özelliğidir. Bu özellik inananların bütün düşüncelerine, ibadetlerine, amellerine yansır. Elbette kişi ibadet ederek, Allah"ı anarak, Kur"an okuyarak huşûun tadına varabilir.56 Ancak huşû, sadece ibadetlere mahsus olmayıp