türlü sıkıntıyı göze alan hacılar birbirlerine hitap ederken “Hacı, sabır!” demeyi alışkanlık hâline getirmişlerdir. Bu durum dualar için de geçerlidir. Peygamberimiz, dua eden bir müminin acele etmediği, sabredip aceleci davranmadığı müddetçe duasının kabul edileceğini haber vermiştir.18
Allah"ın salih kulları arasına girmek isteyen Müslümanlar da sabrı ön planda tutmalıdır. Resûlullah (sav) Allah"ın rızasına ermek için sabretmekle emrolunmuştur.19 Sevgili Peygamberimiz hayatın her alanında sabırlı davranarak müminlere örnek olmuştur. Olgun insanın özellikleri olan zühd ve hilm gibi kavramlar da özü itibariyle sabrın bir sonucudur. Sabır, aklın ve dinin gerektirdiği şekilde nefsi zapt etmektir.20 Savaşta düşmana karşı direnmek ve gözü pek davranmak anlamına gelen şecaat, hayatın şatafatına dalmamayı gerektiren zühd ve öfkeyi yutup yumuşak huylu davranmayı ifade eden hilm sabra dayanmaktadır.21
Sabrın en çok gerektiği yerlerden bir diğeri de düşman karşısında sabredebilmektir. Hz. Peygamber ashâbına, “Ey İnsanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin ve Allah"tan afiyet isteyin. Eğer onlarla karşılaşırsanız sabredin...” buyurmuş ve22 korkuya kapıldıklarında ashâbı toplayarak onlara sabırlı ve sakin olmalarını öğütlemiştir.23 Hz. Peygamber, sırf Allah rızası için düşmandan kaçmayarak sabırla savaşanların, borç hâriç diğer günahlarının affolunacağı müjdesini vermiştir.24 Kur"an"da da düşman karşısında müminlerin sabırlı olmaları ve sebat göstermeleri emredilmiş25 ve bu esnada Allah"tan sabır dileyenler örnek olarak gösterilmiştir.26 Allah, sabreden, takva sahibi kullarına yardımını indirecektir.27
Müminler, diğer insanlarla ilişkilerinde, hoşlarına gitmeyen, hatta zorlarına giden tatsız bir hadiseyle karşılaştıklarında hemen öfkelenmek yerine serinkanlı ve sabırlı davranmalıdırlar. Nitekim Hz. Peygamber Huneyn Savaşı"nda elde edilen ganimetleri paylaştırdığında, İslâm"a ısınmaları için uğraştığı bazı kimselere fazla mal vermişti. Bunu gören ensardan bir kişi de öfkesine hâkim olamayarak hemen, “Vallahi, Bu, adaletin gözetildiği ve Allah rızasının hedeflendiği bir paylaştırma değildir!” demişti. Bunu duyan Resûlullah"ın (sav) kızgınlıktan mübarek yüzünün rengi değiştiğinde sabretmesi gerektiğini şu cümlelerle ifade etmişti: “Allah ve Resûlü de adaletli davranmayacaksa kim âdil olacak! Allah, Musa"ya rahmet etsin. Bundan daha fazla eziyete uğramıştı da o bunlara sabretmişti.” 28
Yine bir keresinde İslâm"a henüz yeni girmiş olan Akra" b. Hâbis29 zemini kum ve toprakla kaplı mescitte küçük abdestini bozunca, bu görgüsüzlük