karşısında sahâbîler ona derhâl müdahale etmek istemişlerdi. Fakat ashâbına daima sabrı tavsiye eden Allah Resûlü, onu bırakmalarını istedikten sonra Akra"yı yanına çağırdı ve “Bu ev, sadece Allah"ı zikir ve namaz için inşa edildi. Bundan dolayı burada abdest bozulmaz.” diyerek ona yaptığı bu işin yanlışlığını izah etti.30 Akra" Hz. Peygamber"in sabırlı tavrını ve ona karşı minnet duygularını, “Anam babam ona feda olsun, Hz. Peygamber bana ne sövdü, beni ne azarladı, ne de dövdü.” diyerek ifade etmiştir.31
Merhamet Elçisi aynı şekilde görgüsüz ve cahil bedevîlerin kabalıklarına dahi sakin ve sabırlı bir tavırla karşılık vermişti. Bir keresinde bunlardan biri Efendimizin elbisesinden o kadar şiddetle asılmıştı ki kalın ipten dokunan ridası boynunda iz bırakmıştı. Bir yandan da, “Allah"ın sana bahşettiği mallardan bana da vermelerini emret.” demişti. Hz. Peygamber ise, böylesine bir saygısızlığa bile sabretmiş ve ona istediklerinin verilmesini emretmişti.32
Hz. Peygamber, sabrın tükenme noktasına geldiği anlardan biri olan öfkeden de sakınmalarını müminlere öğütlemiş, böyle bir durumda öfkelerini yenmenin faziletini her fırsatta anlatmıştı. Nitekim o, “Bana tavsiyede bulun.” diyen sahâbeden birine, “Öfkelenme!” demiş, adam defalarca aynı soruyu sormuş, Resûlullah (sav) da her defasında aynı cevabı vermiştir.33
Öfkelenen şahsın, karşısındakini istediği şekilde cezalandırabilecek bir konumdayken öfkesini yutup sabredebilmesi son derece önemlidir.34 Nitekim Kur"ân-ı Kerîm de öfkesine hâkim olanları cennet nimetleriyle müjdelemiştir.35 Başka bir deyişle kızgınlık anında sabırlı olabilmek, Kur"an"ın ifadesiyle, “kötülüğü en güzel şekilde önlemek”36 anlamını taşır.37 Benzer şekilde Resûlullah (sav), “Güçlü kimse, insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında kendisine hâkim olandır.” buyurmuş,38 öfke anında şeytanın ayartmasından Allah"a sığınmasını tavsiye etmiştir.39 Muhtemelen sabretmeyi kolaylaştıracağından dolayı o, öfkelenen birinin ayaktaysa oturmasını, kızgınlığı dinmediyse uzanmasını tavsiye etmiştir.40
Haksızlığa veya iftiraya uğrama, sözlü veya fiilî saldırılara maruz kalma gibi durumlarda kişinin haklarını savunmasının yanı sıra, sabır ve metanet içerisinde olması çok önemlidir. Kendisine atılan çirkin iftira karşısında, günlerce ağlayan Hz. Âişe"nin de sabretmekten başka çaresi yoktu. Henüz kendisinin günahsız olduğunu bildiren âyetler inmemişti ve şöyle demişti: “Vallahi aramızdaki durumu, Yusuf"un babası Yakub"un (o sıkıntı içinde) söylediği şu sözden (daha güzel) anlatan başka bir örnek bulamıyorum. O şöyle