sözcükleri dile getirdi gayet net bir şekilde: “Bunları eğer o (Muhammedü"l-Emîn) söylüyorsa muhakkak doğrudur.” Kutlu Elçi"nin doğruluğunu tereddütsüz tasdik eden Hz. Ebû Bekir"e bu olaydan sonra Müslümanlar tarafından “Sıddîk” lakabı verildi.28
Allah Resûlü (sav) doğruluktan ayrılmayan, her hâliyle dürüstlüğü ve sadakati yaşatan kimselerin Allah katında “sıddîk” olarak kayda geçeceğini müjdelerken sadakati terk edip yalan peşinde koşanların ise kezzâb olarak tescilleneceklerini ifade etmiştir: “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında "doğru/sıddîk" olarak tescillenir. Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında "yalancı/kezzâb" olarak tescillenir.” 29
Sadakat sahibi insan, insanlarla ilişkilerinde dosdoğrudur; yalan konuşmaz, kişinin yüzüne karşı nasıl davranıyorsa gıyabında da aynı tavrı sergiler, ahde vefa gösterir, emanete riayet eder, ticaretinde dürüsttür. Bu dosdoğru hâliyle insanlara güven telkin eder. Fıtrî bir ihtiyaç olan güven duygusu, insanî ilişkilerin sağlıklı bir düzlemde ilerleyebilmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Güvenin olmadığı yerde şüphe vardır, şüphenin olduğu yerde ise samimiyetten, birlik ve beraberlikten bahsedilemez. Bunun idrakinde olan Allah Resûlü Medine"de yeni bir toplumun temellerini atarken öncelikle birbirine yabancı olan ensar ve muhaciri kardeş ilân etmiş,30 güven alâmeti olan “selâm”ı aralarında yaymayı öğütleyerek31 farklı kesimlerden gelen insanların “Müslüman” kimliği altında kenetlenmelerini sağlamıştır. Kendisine biat etmek üzere gelen Cerîr b. Abdullah"a, her Müslüman"a karşı samimi olmayı şart koşmuştur.32
Mümin, güvenilir insandır. Güvenilir olmak onun sıfatıdır. Yüce Allah (cc), “Onlar emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.” buyurarak kurtuluşa erecek müminleri tavsif etmiştir.33 Hz. Peygamber"in tarifi ise şöyledir: “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” 34 Müslüman ve mümin tariflerini emanet (güvenilirlik) sıfatı özelinde yapan Allah Resûlü, müminlere hangi şartlarda olursa olsun emin (güvenilir) olmalarını telkin etmiştir. Hatta komşusuna güven telkin edemeyen kişinin, gerçek mânâda imana ulaşamayacağını ifade etmiştir.35 Mekkeli müşriklerin zulüm ve işkencelerinden kaçarak Habeşistan"a hicret eden Müslümanların sözcüsü