Allah"ın Elçisi (sav) yaklaşık on üç sene devam eden Mekke döneminde Kureyşlileri putlara tapmaktan vazgeçirmeye ve Allah"ın birliğini kabul etmeye çağırmıştı. Buna karşın Kureyş"in ileri gelenleri, onu küçümseyerek ve ona hakaret ederek karşılık vermişlerdi. İslâmiyet"in gün geçtikçe Mekke"de yayılmasıyla müşriklerin Müslümanlara karşı tavrı ve baskıları da sertleşmiş ve işkenceye dönüşmüştü. Böyle bir ortamda İslâm"ı tebliğ edemeyeceğini anlayan Resûlullah (sav), İslâm davetini Mekke dışına taşımayı düşündü. Hicret emri üzerine de Müslümanlar o güne kadar elde ettikleri bütün varlıklarını, hatta bazıları aralarında kan bağı olan yakın akrabalarını Mekke"de bırakarak önce Habeşistan"a sonra da Medine"ye hicret ettiler. Öyle ki, “...Kim Allah"a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah"a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” 1 âyetinde işaret edildiği üzere, bu uğurda yola çıkıp Medine"ye ulaşmadan vefat edenler de vardı.2
Ancak hicret edenler arasında tamamen farklı bir amaç için Medine"ye gelen birisi dikkat çekti. Bu kişi Medine"ye hicretin faziletini elde etmek için gelmemişti. Onun Medine"ye geliş gayesi âşık olduğu Ümmü Kays diye bilinen bir kadınla evlenebilmekti. Zira âşık olduğu kadın Müslüman bir hanımdı ve diğer sahâbîlerle birlikte Hz. Peygamber"in çağrısı üzerine hicret etmiş; Mekke"de evlenme teklifini kabul etmemişti. Söz konusu gizli niyetinden dolayı bu şahıs daha sonraları “Ümmü Kays muhaciri” diye anılmıştı.3
Bu olay üzerine Hz. Peygamber, “Ameller niyetlere göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü"nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse hicreti, hicretine sebep olan şeyedir.” buyurdu.4 Böylece Hz. Peygamber (sav), insan fiillerinin Allah katındaki değerinin ve sonsuz âlem için karşılığının öncelikle niyete göre belirleneceğine dikkat çekmiştir. Ayrıca sadece dünyevî maksatlarla yapılan işlerin sonucunun da elde edilebileceğini, ancak bunların âhirette bir karşılığının bulunmayacağını belirtmiştir. Mekke"nin fethinden sonra dile getirdiği, “Fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihad ve niyet vardır...” 5 hadisiyle de artık Medine"ye hicrete