bir şekilde yeniden Mekke"ye girmesi de pek mümkün değildi. Ebû Leheb"in liderliğindeki Hâşimoğulları da zaten kendisine eskisi gibi sahip çıkmıyordu. Ama başka bir çaresi de yoktu. Mekke"den başka gidebileceği hiçbir yer kalmamıştı. Mekke"ye mutlaka girmeliydi ama bu nasıl olacaktı. Zeyd"le beraber Mekke yakınlarındaki bir dağda üç gün kaldılar. Evlâtlığı Zeyd, Mekke"ye bir türlü giremeyen ama gidecek başka hiçbir yeri de olmayan Kutlu Elçi"nin durumuna çok üzülüyordu. Onun bu üzüntüsünü gören Allah Resûlü ona dedi ki: “Ey Zeyd! Şüphen olmasın ki Allah bu gördüğün duruma bir çıkış yolu gösterecektir. Muhakkak ki Allah dininin yardımcısı ve Peygamberinin destekçisidir.” 1
Resûlullah dağda kaldığı üç gün boyunca boş durmadı. Mekke"ye girmek için bir kabilenin himayesini kabul etmesinin gerektiğini çok iyi biliyordu. Bunun için Zeyd"i gizlice Mekke"ye gönderip kendisini himaye edebilecek bazı kişilerle görüşmesini temin etti. Himaye teklifini daha önce de Müslümanlara karşı uygulanan boykotun kaldırılmasında önemli bir rolü olan Nevfeloğulları"nın lideri Mut"im b. Adî kabul etti. Mut"im vakit kaybetmeden oğullarına ve akrabalarına silahlanmalarını emretti. Hz. Peygamber Mekke"ye sessiz, sakin, korkmuş, sinmiş biri olarak girmek istemedi. Bunun yerine Nevfeloğulları"nın himayesinde doğruca Kâbe"ye gitti. Mekke eşrafının gözü önünde Kâbe"yi tavaf etti, namaz kıldı, uzun uzun dua etti ve sonra evine gitti. Allah Resûlü"nü koruyan savaşçıların başındaki Mut"im b. Adî, Allah Resûlü"nün Kâbe"de Allah"a bağlılığının tezahürünü izleyen Mekke"nin ileri gelenlerine dönerek Muhammed"i himayesine aldığını, herkesin himaye hukukuna riayet etmesi gerektiğini, himaye hukukuna riayet etmeyenlerle soyunun bütün fertlerinin sonuna kadar savaşacağını ilân etti.
Allah Resûlü Mekke"den gizlice ayrılmış, Tâif"ten taşlanarak kovulmuş, evsiz barksız, yurtsuz kalmıştı. Hatta dağda üç gün konaklamış, doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı şehre Mekke"ye girememişti. Ama Allah (cc) ona öyle bir kapı açtı ki hem de bir müşrikin desteği ve himayesiyle Mekke"ye alnı açık, başı dik olarak girdi. Hz. Peygamber kendisini bu zor anında himayesine alan, kol kanat geren, onu himaye uğruna canını ve soyunu bile tehlikeye atan Mut"im b. Adî"i hiçbir zaman unutmadı. Hatta hicretten kısa bir süre sonra vefat eden Mut"im için Bedir Savaşı sonrası esir edilen Mekkeli müşrikleri işaret ederek, “Eğer Mut"im b. Adî sağ olsaydı, sonra şu kokuşmuş kişiler hakkında konuşup onları bağışlamamı isteseydi