Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 289

başlayınca, Hz. Peygamber"in kızı Zeyneb de kocası Ebu"l-Âs"ın fidyesi olmak üzere bir miktar mal gönderdi. Bu mallar içerisinde Hatice validemizin kızı Zeyneb"i evlendirirken ona düğün hediyesi olarak taktığı kendine ait bir gerdanlık da vardı. Resûlullah (sav) hem biricik eşinin hem de kızının hatıralarını üzerinde taşıyan bu gerdanlığı görünce çok üzüldü ve Müslümanlara, “Uygun görürseniz Zeyneb"in esirini serbest bırakın ve Zeyneb"e ait olan şu gerdanlığı da kendisine iade edin.” dedi. Onlar da Allah Resûlü"nün bu teklifini kabul ettiler.10 Hz. Hatice gibi bir eşe Kutlu Elçi nasıl vefasızlık yapabilirdi ki. Mekke"deki en zor yıllarını onunla beraber yaşamış, bütün zorluklara onunla beraber göğüs germişti. Hz. Peygamber o limanda sükûn bulmuş ve onun desteğiyle dimdik ayakta durmuştu. O, asaleti, fedakârlığı ve vefakârlığıyla hep Efendimizin yanında yer almıştı. Ona dört kız, iki oğlan, altı çocuk vermişti. Elbette vefa peygamberi bu kutlu hanımefendiyi unutamazdı. Unutamadı da. Vefatından sonra dahi ona bağlılığı, ona duyduğu vefa borcu, çok daha genç ve güzel olan hanımı Âişe validemizi bile kıskandırmıştır. Nitekim Hz. Âişe"nin (ra) şöyle dediği nakledilmiştir: “Ben Peygamber"in (sav) eşlerinden hiçbirini, Hatice"yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Oysaki ben Hatice"yi (benden önce vefat ettiği için) görmemiştim. Ancak Peygamber (sav) ondan çok bahsederdi. Bazen bir koyun keser, onu parçalara ayırır, sonra da Hatice"nin dostlarına gönderirdi. Bazen ben, "Sanki yeryüzünde Hatice"den başka kadın yok!" diyerek serzenişte bulunurdum da Allah Resûlü, "Hatice şöyle idi, Hatice böyle idi. Üstelik ondan benim çocuklarım var." derdi.”11

Anne, baba, eş ve onların dostlarına karşı son derece vefakâr davranan Allah Resûlü sütannesine ve onun ailesine karşı da vefakârlığın en güzel örneklerini vermiştir. Sütkardeşi Şeyma"ya karşı sergilediği şu tavır hiçbir Müslüman"ın bigâne kalamayacağı cinstendir. Çünkü sevdiklerinin yakınlarına vefakârlık bir erdemdir: Huneyn Savaşı"nda Hevâzinliler bozguna uğrayıp kaçmaya başladığında Allah Resûlü onları takip eden Müslümanlara, daha önce Müslümanlara karşı kötülüğü dokunan savaş suçlularının kaçıp kurtulmalarına fırsat vermemelerini emretmişti. Müslümanlar bu suçluları yakınları ile birlikte esir edip Resûlullah"ın huzuruna getirirken duydukları öfkenin sonucunda sert davranmışlardı. Ancak söz konusu grubun içerisinde Hz. Peygamber"in sütkardeşi Şeyma da bulunmaktaydı. Kendilerine yapılan davranıştan rahatsız olan Şeyma, “Bilin ki, ben Efendinizin sütkardeşiyim!” diyerek onları yumuşatmaya çalıştı.

    

Dipnotlar

10 D2692 Ebû Dâvûd, Cihâd, 121.

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبَّادٍ عَنْ أَبِيهِ عَبَّادِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ لَمَّا بَعَثَ أَهْلُ مَكَّةَ فِى فِدَاءِ أَسْرَاهُمْ بَعَثَتْ زَيْنَبُ فِى فِدَاءِ أَبِى الْعَاصِ بِمَالٍ وَبَعَثَتْ فِيهِ بِقِلاَدَةٍ لَهَا كَانَتْ عِنْدَ خَدِيجَةَ أَدْخَلَتْهَا بِهَا عَلَى أَبِى الْعَاصِ . قَالَتْ فَلَمَّا رَآهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَقَّ لَهَا رِقَّةً شَدِيدَةً وَقَالَ « إِنْ رَأَيْتُمْ أَنْ تُطْلِقُوا لَهَا أَسِيرَهَا وَتَرُدُّوا عَلَيْهَا الَّذِى لَهَا » . فَقَالُوا نَعَمْ . وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخَذَ عَلَيْهِ أَوْ وَعَدَهُ أَنْ يُخَلِّىَ سَبِيلَ زَيْنَبَ إِلَيْهِ وَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم زَيْدَ بْنَ حَارِثَةَ وَرَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ « كُونَا بِبَطْنِ يَأْجِجَ حَتَّى تَمُرَّ بِكُمَا زَيْنَبُ فَتَصْحَبَاهَا حَتَّى تَأْتِيَا بِهَا » .

11 B3818 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 20.

حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ حَسَنٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا حَفْصٌ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ مَا غِرْتُ عَلَى أَحَدٍ مِنْ نِسَاءِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَا غِرْتُ عَلَى خَدِيجَةَ ، وَمَا رَأَيْتُهَا ، وَلَكِنْ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُكْثِرُ ذِكْرَهَا ، وَرُبَّمَا ذَبَحَ الشَّاةَ ، ثُمَّ يُقَطِّعُهَا أَعْضَاءً ، ثُمَّ يَبْعَثُهَا فِى صَدَائِقِ خَدِيجَةَ ، فَرُبَّمَا قُلْتُ لَهُ كَأَنَّهُ لَمْ يَكُنْ فِى الدُّنْيَا امْرَأَةٌ إِلاَّ خَدِيجَةُ . فَيَقُولُ إِنَّهَا كَانَتْ وَكَانَتْ ، وَكَانَ لِى مِنْهَا وَلَدٌ .