Çalışıp çabalamadan kuru bir tevekkülle bir şeyler elde edeceğine inanan kimselerle karşılaşan Hz. Ömer"in onlara verdiği cevap, tevekkülün ne olduğu ve nasıl olması gerektiği konusunda sahip olmamız gereken anlayışı ortaya koymaktadır. Bir gün Hz. Ömer, Yemen halkından (boş gezen) bazı insanlarla karşılaştı. Onlara, “Siz kimsiniz?” diye sordu. Onlar da, “Biz tevekkül edenler (mütevekkiller)iz.” dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer onlara, “Aksine siz hazır yiyiciler (müteekkiller)siniz. (Gerçek anlamda) Tevekkül eden, tohumunu yere atıp (sonra) Allah"a tevekkül edendir.” dedi.14 Nitekim Kur"an"da da tevekkülde izlenecek yol bu şekilde gösterilmiştir: “Allah"ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah"tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah"a tevekkül et (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” 15
Müminler, sadece Allah"ın kendileri için takdir ettiği şeylerin başlarına geleceğini bilirler ve O"na güvenip dayanırlar.16 Dolayısıyla tevekkül ile teslimiyet arasında yakın bir bağ vardır. Ancak kişinin üzerine düşeni yapmadan kadere rıza gösterdiğini ve teslimiyet içerisinde olduğunu söylemesi tevekkül değildir. Zira kadere inanmak çalışmaya engel teşkil etmez. Müminin takınması gereken tavır, üzerine düşeni yaptıktan sonra bütün işlerinde Allah"a teslim olmak, O"nun vekilliğini kabul etmek, işlerinin sonucu hakkında hiçbir endişeye kapılmadan O"na sınırsız bir şeklide güvenmek ve dayanmaktır. O"nun iradesine teslim olmanın tezahürü, O"na olan samimi güven ve bu güvenin verdiği tükenmez ümittir. Nitekim bir âyetinde Yüce Allah, “(Ey Muhammed!) Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Bana Allah yeter. O"ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O"na tevekkül ettim. O, yüce arşın sahibidir."” 17 buyurmuştur. Allah Teâlâ, Uhud Savaşı"nda Müslümanlardan bozulmaya yüz tutmuş iki topluluktan bahsederken, onların velî ve yardımcılarının Allah olduğunu ve inananların sadece Allah"a tevekkül etmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.18 Yine, başına gelen sıkıntılara karşı Hz. Muhammed"den (sav), “ölümsüz ve daima diri olan” Allah"a dayanmasını19 isteyen Allah, inananların da bir başka varlığa değil sadece Allah"a dayanıp güvenmelerini,20 işlerinde sadece Allah"ı vekil kılmalarını emretmektedir.21 “...Kim Allah"a tevekkül ederse, O kendisine yeter...” 22 âyetinde de ifade edildiği gibi bilinçli bir şekilde sadece Allah"a dayanan mümin, O"nun kendisine yeterli olduğuna inanır. Kur"an da