Bedenen oldukça zayıf, çelimsiz biriydi. Arkasında onu himaye edecek bir kabilesi de yoktu. Ancak, cesaret ve iman sahibiydi. Allah Resûlü"nden sonra, Kâbe"de Kur"an"ı yüksek sesle okuma cesareti gösteren ilk kişi o olmuştu. Bu zât, Hz. Peygamber"in dostu Abdullah b. Mes"ûd"dan başkası değildi. İslâm"la müşerref olduğu sıralarda Müslümanlar Hz. Peygamber ile birlikte açıktan açığa ibadet edemiyor, istedikleri yerde yüksek sesle Kur"an okuyamıyorlardı.
Böyle zor bir ortamda bir gün Resûlullah"ın ashâbı toplanmış, “Vallahi! Kureyşliler Kur"an"ın sesli bir şekilde okunduğunu henüz duymadılar. Kur"an"ı onlara kim duyurabilir?” diye konuşuyorlardı. Abdullah, “Ben!” dedi. Sahâbîler, “Senin akıbetinden korkarız. Biz, eğer onlar eziyet ederlerse kendini koruyacak, kabilesi olan birini(n bunu yapmasını) isteriz.” dediler. “Müsaade edin, Allah beni korur.” diye ısrar etti Abdullah.
Kuşluk vakti Kâbe"ye gitti. Kureyşliler topluca oturuyorlardı. Ayağa kalktı ve yüksek bir sesle besmele çekerek Rahmân sûresini okumaya başladı. Onu duyan Kureyşliler şaşırdılar ve dikkatle dinlediler. Birbirlerine (Abdullah"ın künyesini kullanarak), “İbn Ümmü Abd ne diyor?” diye hayretle sordular. Sonra içlerinden biri, “Muhammed"e gelenden (Kur"an"dan) bir bölüm okuyor.” dedi.
Hemen yerlerinden kalkıp ona doğru yürümeye başladılar. O, Kur"an okumaya devam ediyordu. Yanına varınca, her biri bir taraftan vurmaya başladı. Onlar vuruyor, o Kur"an okuyordu. Her tarafı kanayıp yaralar içinde kalıncaya kadar okudu. Ayakta duramayacak hâle gelinceye kadar vurmaya devam eden Kureyşliler, Abdullah b. Mes"ûd yığılıp kalınca dayak atmayı bırakıp arkadaşlarının yanına gittiler. Biraz sonra kendine gelen Abdullah, yüzü gözü kan içinde arkadaşlarının yanına gitti. Sahâbîler, “İşte biz, başına böyle bir şeyin gelmesinden korkuyorduk.” dediler. Abdullah, “Allah düşmanları, benim gözümde şu andakinden daha zayıf olmadı! İsterseniz yarın yine gelir aynısını yaparım.” dedi. Sahâbîler, “Bu kadarı yeter, hoşlanmadıkları şeyi onlara duyurdun.” diye cevap verdiler.1