İmanıyla câhiliyeden kurtulan, cesaret ve şecaat timsali bir sahâbînin cehalete karşı cesurca haykırışıydı bu.
Aslında korku ve cesaret insandaki fıtrî duygulardandır. Bazı insanların fıtratında cesaret duygusu daha ağır basarken, bazılarının fıtratında da korku duygusu daha baskın olabilir. Yaratılıştan gelen bu duyguları kontrol etmek ya da etmemek insanın elinde olan bir durumdur. Bununla birlikte insanın yaşadığı ortam, hayat şartları, eğitim, kültür vs. gibi etkenler de bu duyguların insan kişiliğini şekillendirmeleri noktasında belirleyici etkenlerdir. İnsanın kendisi için tehlike arz eden durumlardan korkması ve tepki vermesi çok doğal bir durumdur. Nitekim Kur"an"da beşer olmaları hasebiyle peygamberlerin de korktuğu bazı durumlardan bahsedilmektedir. Örneğin Hz. İbrâhim kendisine gelen misafirlerin yemek yememelerini yadırgamış ve korkmuştu.2 Hz. Lut da kavminin sapkın erkeklerinin onlara yaklaşmak istemeleri sebebiyle kendisine gelen elçiler hakkında korkmuş ve kaygılanmıştı.3 Hz. Musa ve kardeşi Harun, Firavun"a gitmekle emrolunduklarında, Firavun"un kendilerine karşı aşırı derecede kötü davranmasından veya iyice azmasından korktuklarını dile getirmişlerdi.4 Allah, Hz. Musa"ya asâsını yere atmasını emrettiği zaman asâ yılana dönüştüğünde korktuğu için arkasına bakmadan kaçmaya kalkışmıştı.5 Yine Hz. Musa"nın rahat konuşamadığı için meramını anlatamama gibi bir korkusu vardı.6 İlk vahiy tecrübesini yaşadığında Hz. Peygamber de korkmuş ve evine gidip hanımından kendisini örtmesini istemişti. Biraz rahatlayıp sakinleşmiş ve korkusunu üzerinden atınca başından geçenleri anlatabilmişti.7 Buradan anlaşılmaktadır ki peygamberler de dâhil olmak üzere bütün insanların fıtratında korku duygusunun var olduğu bir gerçektir. Ancak peygamberler açısından bakıldığında onlardan beklenen peygamber olmaları hasebiyle bu korkulara yenik düşmemeleridir. Nitekim Allah Hz. Musa"ya, “...Ey Musa, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.” 8 buyurmuştur.
İnsanların korku duygusundan tamamıyla sıyrılmaları mümkün olmadığı gibi bu istenen bir durum da değildir. Önemli olan bu duyguyu kontrol altında tutabilmek ve korkulara yenik düşmemektir. Korku duygusunu eğitmeyip bu duygusuna yenik düşen insanın kişiliğinde korku hâkim olur ve insan hayata karşı korkak bir tutum içerisine girer. Korkaklık kendisi için kaçınılmaz olur. İnsan için normal bir duygu olan korku, ruhî bir zaaf hâline gelir. Bu itibarla korkaklık, gayretsizlik, hamiyetsizlik,