Bir öğle vaktiydi. Kutlu Nebî namaz için hazırlık yapıyordu. Bilâl ezan okumak üzereydi. Medine"nin son aylardaki yoğunluğunu daha da artıracak bir olay meydana geldi. Sayıları yetmiş ile seksen arasında değişen kalabalık bir grup atları, develeri ve yayalarıyla birlikte Medine Mescidi"ne yaklaştı. Kimisi mescide girerken kimisi uzakta bekledi, bir kısmı ise seslerinin çıkabildiği kadar bağırarak hâne-i saadetin arka kısmından Kutlu Nebî"ye seslendiler.1 Gürültüye dikkat kesilen Nebî, büyük bir sükûnetle abdestini tamamladı ve vakur adımlarla mescide yöneldi. Bilâl şaşkınlık içerisinde bir taraftan öğle ezanını okudu, bir taraftan da gelen grubu süzdü. Cemaat toplanmıştı. Nebî her zamanki gibi öne geçti ve namazı kıldırdı. Selâm verdikten sonra hiçbir şeyle ilgilenmeden evine yöneldi. İçeri girdi. İki rekât namaz kıldı. Sonra tekrar mescide geldi ve mescidin orta yerine, sonradan "elçiler sütunu" denilen direğin yanına geldi ve durdu. Kalabalık gruba yöneldi,
—Buyrun, şimdi söyleyin, ne istiyorsunuz? dedi. İçlerinden birisi,
—Şairlerimiz ve hatiplerimizle geldik. Biz över, biz yereriz. Sizinle hesaplaşmaya geldik dedi. Kutlu Nebî,
—Ancak Allah över, Allah yerer, diyeceklerinizi deyin bakalım , karşılığını verdi.
Gelenler, Arap kabilelerinin en büyüklerinden ve Hicaz yarımadasının Necid bölgesinden Irak"a, Arap Körfezi"nden Yemen hududuna kadar olan bölgeyi elinde tutan Temîmoğulları"nın ileri gelenleriydi. Kalabalık grup, önce Medine"de tutsak olan yakınlarını ziyaret etmişler, ardından da mescide yönelerek kendi evinde Peygamber"e devrin en etkili silahıyla meydan okumak üzere büyük bir hışımla yığılmışlardı. İçlerinde kabilelerinin en seçkin hatipleri ve şairleri vardı. O gün Medine belki de tarihinin en görkemli söz düellosuna şahit olmuştu. Araplar arasında büyük itibar sahibi olan liderleri Akra" b. Hâbis"in işaretiyle ayağa kalkan Temîmliler, kabilelerini övüyor, câhiliye değerlerini yükselten şiirler söylüyorlardı. Hz. Peygamber, bir zamanlar “hatîbü"l-ensâr” adıyla anılırken bazı heyetlere karşı Allah Resûlü"nün adına konuşunca “hatîbü"n-nebî” unvanını kazanan şair sahâbî Sâbit b. Kays"la onlara karşılık verdi. Akra" daha güçlü olan