Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 454

Sizden (tevbe eden) bir grubu bağışlasak bile, bir gruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.” 23

İslâm dininde, Müslümanların birbirleriyle olan ilişkilerinde de istihza yasaklanmıştır. Zira İslâm"a göre her ferdin onuru, haysiyeti ve şerefi dokunulmazdır.24 Her ne sebeple olursa olsun hiç kimse bu değerlerle alay etme ve insanları bu yönden zedeleme ve rencide etme hakkına sahip değildir. Hz. Peygamber"in bu konudaki tavrı çok açıktır. Nitekim ona taklidini yaparak bir kişiden bahseden Hz. Âişe,25 bu davranışı karşısında Resûlullah"ın,“Karşılığında bana dünyayı verseler bile, kimsenin taklidini yapmam; bundan asla hoşlanmam.” buyurduğunu ifade etmiştir.26

Başkasının söz ve davranışlarını kusurlu görmek veya göstermek amacıyla alay ederek onu küçümsemek, toplumda kardeşlik bağlarını zedeleyen, Müslümanların birbirleriyle olan ilişkilerine zarar veren tehlikeli bir durumdur. İnsanlarla bu şekilde eğlenen kişi, aynı durumun kendi başına gelmeyeceğinin garantisine sahip değildir: “Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.” 27 Resûlullah"ın bu uyarısının yansıması kültürümüzde “gülme komşuna gelir başına” şeklinde ifadesini bulmuştur. Yine Hz. Peygamber"in, “Kim Müslüman kardeşini işlediği bir suçtan dolayı ayıplarsa, kendisi de o suçu işlemeden ölmez.” 28 şeklindeki hadisi de istihzadan kaçınma noktasında son derece etkileyicidir.

Kur"an"ın, “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay hâline!” 29 şeklindeki tehdidinin, İslâm"ın ilk yıllarında Hz. Peygamber"i ve ileri gelen Müslümanları kötülemeyi huy edinen kişilerden Cemîl b. Âmir el-Cumahî,30 Ahnes b. Şerîk, Velîd b. Mugîre veya Ümeyye b. Halef hakkında nâzil olduğu rivayet edilmektedir.31 Ancak bu tehdidin inanç farkı gözetmeksizin bütün insan ilişkilerinde temel olan ahlâk ilkelerinin önemli bir kuralına dikkat çektiği göz ardı edilmemelidir. Bu âyette gerek başkalarını arkadan çekiştirip kötülemeyi huy edinen (hümeze), gerekse insanları yüzlerine karşı ayıplayıp küçük düşürmekten çekinmeyen (lümeze) kimseler kınanmaktadır.

İnsanların fiziksel durumlarıyla alay etmek ise, âdeta Allah"ın takdirine karşı gelmek gibidir. Âişe"nin bir defasında Resûlullah"a eliyle kısa oluşunu göstererek, “Ey Allah"ın Resûlü! Safiyye şöyle bir kadındır.” demesi üzerine Resûlullah"ın onu, “Öyle bir söz ettin ki o söz denize karıştırılsaydı denizin suyu değişirdi. ”diyerek uyarması32 da meselenin ciddiyetini

    

Dipnotlar

23 Tevbe, 9/66.

لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ ا۪يمَانِكُمْۜ اِنْ نَعْفُ عَنْ طَٓائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَٓائِفَةً بِاَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِم۪ينَ۟ ﴿66﴾

24 B67 Buhârî, İlim, 9

M4384 Müslim, Kasâme, 30.

25 HM25477 İbn Hanbel, VI, 127.

26 T2503 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51.

27 T2506 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 54.

28 T2505 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 53.

29 Hümeze, 104/1.

وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ ﴿1﴾

30 SES216 Süyûtî, Lübâbü’n-nükûl fî esbâbi’n-nûzûl, s. 216.

31 FM32/86 Râzî, Tefsîr, XXXII, 86.

32 T2502 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51.