şahidin bizzat ve çok net tanıklığı ile olması gerektiğini bildirmiştir. Dört şahit ile ispatlanamayan zina suçlamasının iftira olacağını belirtip, bu iftirayı atanlara da seksen sopa cezası uygulanacağını ve iftirası sabit olanların şahitliklerinin bir daha kabul edilmeyeceğini açıklamıştır.21 Bütün bunlar, insanların kişilik haklarını korumak, insanlar hakkında gelişigüzel laf üretilmesine mani olmak ve iftiraların önüne set çekmek içindir.
İffetli bir kadının namusuna yönelik iftira, kim tarafından ve ne maksatla yapılırsa yapılsın çok çirkin bir davranıştır ve büyük bir günahtır. Yüce Allah, böylesi bir günahı işleyenlerin dünya ve âhirette lanetlenenlerden olacağını ve hesap gününde dilleri, elleri ve ayaklarının aleyhlerinde şahitlik edeceğini bildirmiştir.22 Bunun için Allah Resûlü, insanı helâk edecek olan yedi suç ve günahtan birinin, masum, hiçbir şeyden habersiz iffetli bir kadına zina ithamı olduğunu söyleyerek23 bu tarz iftira günahının büyüklüğüne işaret etmiştir. Zina ithamında bulunan kişinin bu ithamını deliller ile ispatlamadığı takdirde iftira cezasına çarptırılması,24 insanların ırz ve namuslarına yönelik iftiralara karşı bir koruyucu kalkan niteliği taşır. Bu konuda titiz davranılmadığı takdirde insanlar aleyhine gelişigüzel ithamlar yapılabilir ve bunun sonucunda ithama uğrayanların şahsiyetleri rencide olabilir. Ayrıca bu günahı işleyenlerin, bir daha yapmamak üzere tevbe etmeleri ve kendilerini düzeltmeleri (ıslah etmeleri) hâlinde Allah"ın kendilerini bağışlayacağı da bildirilmiştir.25
Namusa yönelik iftirayı, insanın âhiret hayatını iflasa götürecek olan kul hakları arasında sayan Peygamberimiz,26 insanların ırz ve şerefine dil uzatanların dünyada iken hak sahibinden helâllik almaları gerektiğini, aksi hâlde yaptıkları haksızlık oranında âhirette iyi amellerinden alınıp hak sahibine verileceğini, iyilikleri yoksa hak sahibinin günahlarının haksızlık edene yükleneceğini bildirmiştir.27
Namusa atılan iftira, sadece iftiraya uğrayana değil, onun yakın ve uzak çevresine de zarar verir ve şahsiyetlerini rencide eder. Bundan da öte, iftira edilen kimse hakkında sû-i zan beslenmesine, bazen de cinayetle sonuçlanan aşırı tepkilere sebep olabilir. Nitekim suçsuz olduğu hâlde iftiraya kurban giden kimselerle ilgili haberler, bu hakikati gözler önüne sermektedir. Bu itibarla iftira hastalığına yakalananların bu gerçeği göz ardı etmemeleri ve empati kurarak kendilerine atıldığında asla kabul etmeyecekleri bir iftirayı başkalarına atmamaları gerekir. Zira Allah Resûlü (sav), kişinin ancak kendisi için istediği şeyleri başkası için de istemesini