Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 465

öğütlemekte,28 dolayısıyla kendisi için istemediğini mümin kardeşine de yakıştırmaması gerektiğini belirtmektedir.

İslâm"a göre aksi ispatlanmadığı sürece kişilerin suçsuzluğu (berâet-i zimmet) asıldır. Peygamber Efendimizin ifadesiyle, “Müslüman"ın Müslüman"a kanı, malı, ırz ve namusu haramdır.” 29 Suçsuz olduğu sürece herkes dokunulmazdır. Kişinin zina ettiğine dair kesin bilgiye sahip olunmaması, onun zina suçuyla suçlanmaması için yeterlidir. Dolayısıyla delile dayanmayan iddialar iftira kapsamında değerlendirilir ve iddia sahibinin cezalandırılmasını gerektirir. Zina dışındaki ithamlarda da durum aynıdır. Yani isnat edilen suç ispatlanamadığı sürece itham edilen kimse, suçlu muamelesine tâbi tutulamaz. Aksine suçlayan kimseler belli müeyyidelerle cezalandırılırlar. İftiraya uğrayanlar her zaman Hz. Âişe kadar şanslı olamaz, kendilerini temize çıkaramaz ve iftiranın izini silemezler. Bu sebeple iftiraya uğrayıp da suçsuzluğunu ispat edemeyenlerin teselli edilmeye, anlayış gösterilmeye ve sabra ihtiyaçları vardır. İftira edenlerin de işledikleri bu büyük günahtan dolayı derhâl tevbe etmeleri, aksi takdirde âhirette cezaya çarptırılacaklarını unutmamaları gerekir.

Zamanında ve yeterli önlem alınmaması sebebiyle toplumda yayılıp kök salan pek çok kötülük, sosyal hayatı fesada uğratmasının yanısıra insanlar arasındaki ilişkileri zedelemektedir. Diğerleri gibi iftira da toplumda güven duygusunu yaralayan ve gerektiğinde tepki gösterilmesi gereken kötü bir davranıştır. Nitekim Yüce Allah, Hz. Âişe"ye atılan iftira karşısında müminleri uyarmış ve böylesi bir iftirayı duyduklarında hüsn-i zan besleyip, “Bu, apaçık bir iftiradır.” demeleri ve tepki göstermeleri gerektiğini söylemiştir.30

Ayrıca, “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” 31 buyurarak asılsız olması muhtemel haberlerin peşine düşüp bunlara doğruymuş gibi ilgi göstermeyi yasaklamış, fâsık bir kimsenin taşıdığı habere inanmadan önce araştırma yapılmasını emretmiştir.32 Allah Resûlü de, “Kişiye, işittiği her şeyi anlatması yalan olarak yeter!” 33 buyurarak ortalıkta dolaşan her söze itibar edilmemesi ve duyulan her sözün anlatılmaması gereğine işaret etmiştir. İftira ve benzeri kötü davranışlara tepki göstermek, hem iftira edilenin haysiyetini korumak hem de olabilecek iftiraların önüne geçmek bakımından önemlidir. Aksi takdirde kötülüklerin önünü almak mümkün olmayabilir.

İnsanların kusurlarını araştırmamak, hatta var olan kusurları yaymamak, İslâm ahlâkının önemli ilkeleri arasında yer alır. Dolayısıyla

    

Dipnotlar

28 B13 Buhârî, Îmân, 7

13 - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَعَنْ حُسَيْنٍ الْمُعَلِّمِ قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ » . M170 Müslim, Îmân, 71. حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ سَمِعْتُ قَتَادَةَ يُحَدِّثُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ - أَوْ قَالَ لِجَارِهِ - مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ » .

29 İM3933 İbn Mâce, Fiten, 2

حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نَافِعٍ وَيُونُسُ بْنُ يَحْيَى جَمِيعًا عَنْ دَاوُدَ بْنِ قَيْسٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ مَوْلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَامِرِ بْنِ كُرَيْزٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ » . D4882 Ebû Dâvûd, Edeb, 35. حَدَّثَنَا وَاصِلُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى حَدَّثَنَا أَسْبَاطُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ مَالُهُ وَعِرْضُهُ وَدَمُهُ حَسْبُ امْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ » .

30 Nûr, 24/12.

لَوْلَٓا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِاَنْفُسِهِمْ خَيْرًاۙ وَقَالُوا هٰذَٓا اِفْكٌ مُب۪ينٌ ﴿12﴾

31 İsrâ, 17/36.

وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌۜ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لًا ﴿36﴾

32 Hucurât, 49/6.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَاٍ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُص۪يبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِم۪ينَ ﴿6﴾

33 M7 Müslim, Mukaddime, 5.

وَحَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَفَى بِالْمَرْءِ كَذِبًا أَنْ يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ » .