Peygamber Efendimiz (sav) evinde eşiyle birlikte otururken bir kişinin kendilerini duvarın gediğinden gözlediğini fark etti. Bu kişi, Efendimizin bazı sahâbîlerle paylaştığı özel sırları etrafa yaymasıyla1 meşhur olan Hakem b. Ebu"l-Âs"tan başkası değildi.2 Peygamberimiz, Hakem"in kendisini gözetlediğini görünce, o esnada başını kaşımak için elinde bulunan aleti (midra) kastederek, “Eğer senin böyle baktığını fark etseydim, bunu gözüne sokardım.” dedi.3 Daha sonra Hz. Peygamber"in yanına gelen sahâbîler, Resûlullah"ın Hakem"e öfkelenip onun hakkındaki beddualarını duyunca, merak edip ne olduğunu sordular. Peygamberimiz başından geçen bu olayı onlara anlattı. Sahâbîler de bu durum karşısında Hz. Peygamber"e, “O hâlde biz de ona lânet okumayalım mı?” dediler. Ancak Resûlullah buna izin vermedi ve Hakem"i Tâif"e sürgün etti.4
Hakem"i böyle davranmaya sevk eden etken, merak duygusudur. Merak, insanı kesin olarak bilgi sahibi olmadığı şeyleri araştırmak için harekete geçirir. Bu araştırma çoğu zaman insanın yararlı bilgiler elde etmesine vesile olabileceği gibi bazen de Allah Teâlâ"nın hoşlanmayacağı şekildeki bir sorgulamaya yöneltebilir. Allah Teâlâ"nın hoşlanmadığı ve kullarını sakındırdığı araştırma, “tecessüs” olarak adlandırılan, başkalarının kusur ve mahremiyetlerini araştırma faaliyetidir.5
Kişinin, insanların ayıplarını, kusurlarını, gizli ve özel hâllerini araştırması anlamına gelen “tecessüs” kavramı, daha çok kötü ve ayıp hâlleri sorgulamayı ifade eder. Tecessüsün yasaklanması, özel hayatın saygınlığını korumaya yönelik bir tedbirdir. Tecessüs sadece insanın ayıplarını araştırmak değil aynı zamanda ayıp olmayan fakat kişinin yine de başkalarının duymasını istemediği, toplumdan gizlediği hâl ve davranışlarının araştırılmasını da kapsar. Tecessüs bazen bir topluluğun yahut kişinin konuşmalarına kulak kabartmak şeklinde de cereyan edebilir. Tecessüsün bu şekli İslâm geleneğinde “tehassüs” olarak adlandırılmıştır.6 Peygamber Efendimiz, hangi konuşmanın özel konuşma kapsamına gireceğini şu şekilde tanımlamıştır: “Bir kişi bir söz söyleyip sonra da (kimsenin duymadığından emin olmak için) etrafına bakınırsa, o söz emanettir.” 7 O hâlde üçüncü şahısların işitmemesi için özen gösterilen konuşmalar özeldir.