kimse, cennetin kokusunu alamaz.” 30 Her Müslüman kendine düşen vazifeleri yaptıktan sonra, işin ehli kişilere danışmayı da bir erdem olarak kabul etmelidir. Kuşkusuz bir bilene danışmak, o kişinin görüşlerine değer vermek anlamına geldiği gibi, tek yönlü bakış açısının doğuracağı yanılgılardan da insanı kurtarır.
Aldatmanın ve aldanmanın söz konusu olabileceği ilişkiler ağının en önemlilerinden biri de hiç şüphesiz eşler arasında olandır. Meselâ, Tâifli sahâbî Mugîre b. Şu"be, Peygamberimize gelerek Medineli Müslümanlardan olan bir hanımla evlenmek istediğini söyleyince, Resûlullah, “Onu gördün mü?” demiştir. Mugîre, “Hayır.” cevabını verince, Allah Resûlü, “Öyle ise, git de onu gör! Zira ensarın gözlerinde bir farklılık (bozukluk ve küçüklük) vardır.” buyurmuştur.31 Böylece Allah Resûlü evlilik öncesi tarafların birbirlerini görmelerini ve tanımalarını istemiş, müstakbel eşlerin birbirleri arasında yakınlık ve muhabbet sağlanması için bunu gerekli görmüştür.32 Çünkü bu aşamada tarafların yapmacık ve hilekâr davranışlar sergilemek yerine, içten ve dürüst olmaları, kendi gelecekleri açısından son derece önemli bir husustur. Evlilikten sonra da eşlerin birbirlerine olan sevgi bağlarının koparılmaması gerekmektedir. Bu yüzden Hz. Peygamber evli çiftlerden herhangi birini eşine karşı kışkırtmayı ve kandırmayı, Müslüman kişiliğinden ayrılmak olarak nitelemiş,33 aynı şekilde bir hizmetçi ile efendisinin arasını açmayı da kendi yolundan uzaklaşmak olarak değerlendirmiştir.34
Peygamber Efendimiz, savaş maksadıyla sefer düzenleyeceği zaman, gideceği yeri gizli tutarak başka bir yere gidiyormuş izlenimi verir ve bizzat kendisi bunu "harp hilesi" olarak izah ederdi.35 Hz. Peygamber, “Harp, hiledir.” 36 sözüyle bir taraftan savaşta başvurulacak çeşitli taktik ve stratejilerin aldatma sayılamayacağını ifade ederken, diğer taraftan düşmanın da benzer stratejileri uygulayabileceğini, dolayısıyla uyanık ve dikkatli olunması gerektiğini hatırlatmaktadır. Zira alınacak önlemler ve geliştirilecek taktikler konusunda gizli hareket ederek düşmanı yanıltmak bir savaş stratejisidir. Bu da Hz. Peygamber"in özel şartlarda takip edilmesi gereken bir sünneti olarak değerlendirilmelidir. Ancak o, savaş sonrası zamanlarında dahi verdiği sözleri tutmuş, yaptığı antlaşmalara sadık kalmış, insanları asla aldatmamıştı. Bu noktada Hudeybiye Antlaşması henüz imzalanma safhasındayken ayağındaki prangaları sürükleyerek gelen ve müşriklerin elinden kaçarak kendisine sığındığını söyleyen Ebû Cendel"e,