Sonra üçü birden koyunlarının ve hurmalarının bolluğuyla tanınan Medineli Ebu"l-Heysem b. Teyyihân"ın evine doğru yürümeye başladılar. Eve vardıklarında Ebu"l-Heysem"in hanımı karşıladı onları. Ona eşinin nerede olduğunu sordular. Kadın, “Tatlı içme suyu getirmeye gitmişti.” dedi. Çok geçmeden, Ebu"l-Heysem bir su kırbasıyla çıkageldi. Resûlullah ile iki arkadaşının evine geldiğini görünce kırbasını yere koydu ve “Anam babam sana feda olsun.” diyerek Allah Resûlü"ne sarıldı.
Sonra misafirlerini bahçesine götürdü, bir yaygı sererek onlara bir hurma salkımı getirdi ve ortaya koydu. Salkımı gören Resûlullah (sav), “Bize olgunlarından seçmedin mi?” buyurdu. Ebu"l-Heysem, “Ey Allah"ın Resûlü, yaş ve kuru hangisinden isterseniz seçmeniz için bu şekilde getirdim.” dedi. Ebu"l-Heysem"in ikram ettiği hurmaları yiyip tatlı suyu içtikten sonra Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer"e şu hatırlatmada bulundu: “Bu canı bu tende tutan Allah"a yemin ederim ki bu, kıyamet gününde kendisi hakkında hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir: Serin bir gölge, güzel bir hurma ve soğuk bir su!” 4
Yiyecek yemek bulamayacak kadar fakirliğin kol gezdiği o günlerde bile Allah Resûlü nimetlerin hesabını hatırlıyor ve hatırlatıyordu. Az ya da çok her nimetin kadrini bilmenin gerekliliğini ve kadir kıymet bilmemenin nimeti verene saygısızlık olduğunu bildiriyordu. İsraftan bahsediyordu kısacası. Çünkü israf hem nimeti gerektiği yerde gerektiği ölçüde kullanmamak hem de Rezzâk olan Allah"ın nimetine karşı saygısızlıktır. Bu yüzden: “O (Allah) israf edenleri sevmez.” 5
Allah Resûlü onlara şükrü hatırlatıyor, şükürsüzlükten ve nankörlükten de men ediyordu. Şükretmekle yükümlü olan insanı, haddini aşmaması konusunda ikaz ediyor; yani israftan sakındırıyordu. Aynı gerçeği o şu sözüyle de dile getirmekteydi: “İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe yerinden kımıldayamayacaktır: Ömrünü nasıl tükettiğinden, gençliğini nasıl yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve öğrendiği bilgilerle nasıl amel ettiğinden.” 6
Âhiretteki hesabın asıl konusu israf olacak o hâlde... Maddî mânevî, insana her ne bahşedilmişse onun israfı. Bu yüzden Resûlullah"ın bir adama verdiği şu nasihate dikkatle kulak verilmelidir: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bilmelisin: Ölümünden önce hayatının, meşguliyetinden önce boş zamanının, fakirliğinden önce zenginliğinin, ihtiyarlığından önce gençliğinin ve hastalığından önce sağlığının.” 7