boşanma hükmünün ve aynı zamanda kadının istismar edildiği diğer bir olay karşısında da sert bir şekilde tepki vermiştir. Kendisine, bir adamın hanımını üç talâkla bir defada boşadığı haber verilince, “Ben aranızda iken Allah"ın Kitabı"yla mı oynanıyor?” diye öfkelenerek ayağa kalkmıştır.26
Din istismarının en kötü ve aynı zamanda en tehlikeli şekli, Allah"ın Kitabı"nın ve Resûlullah"ın sözlerinin istismar edilmesidir. Kur"ân-ı Kerîm, Allah"a verdikleri sözü ve yemini az bir karşılığa değişen,27 okudukları, kitaptan sanılsın diye kitabı okurken dillerini eğip büken28 ve kendi menfaatleri için Tevrat"taki bazı âyetleri görmezden gelen, hatta bilerek tahrif edenlerin29 din istismarı yaptığını ortaya koymuştur. Ayrıca daha önce kendilerine kitap verilenlerin, kimi zaman âyetleri keyfî biçimde yorumlayarak asıl mânâlarından saptırdıklarına, kimi zaman da lafızları değiştirerek kutsal kitapların ilk ve asıl hâlini bozduklarına dikkat çekmiştir.30 Allah Teâlâ, aynı şekilde Kur"ân-ı Kerîm"deki müteşâbih âyetleri fitne çıkarmak ve arzularına göre yorumda bulunmak suretiyle istismar edenlerin olabileceğini de bildirmiştir.31 “Kur"an"ın müteşâbihlerine tâbi olanları gördüğünüz zaman, onlardan sakınınız. Onlar, Allah"ın bu âyette belirttiği kimselerdir.” 32 buyuran Allah Resûlü de, inananların âyetleri istismar etmek isteyen kimselere itibar etmemeleri gerektiğini ifade etmiştir. Kur"ân-ı Kerîm"in başlangıçtan beri titiz bir şekilde yazıya geçirilmiş olması33 ve Allah Teâlâ"nın onun, “değişmez ve korunmuş” olduğunu vurgulaması34 dolayısıyla İslâm dünyasında Allah"ın Kitabı"na müdahale söz konusu olmamıştır. Fakat Resûlullah"ın uyarısına rağmen onun vefatından sonra İslâm tarihi boyunca ortaya çıkan pek çok siyasî ve itikadî grup, kendi icraatlarını meşrulaştırmak ve fikirlerini hâkim kılmak amacıyla âyetleri keyfî olarak yorumlayabilmişlerdir. Öyle ki birbirine taban tabana zıt olan iki grup düşüncelerine dayanak olarak aynı âyeti gösterebilmiştir.
Kur"ân-ı Kerîm"e göre daha geç kayda geçirilen ve belirli bir hacim sınırı olmayan hadisler ise çok daha fazla istismara uğramıştır. Siyasî ve itikadî fırkaların yanı sıra, şahsî çıkar elde etmek isteyen bazı kötü niyetli kimselerle İslâm"a zarar vermek isteyen kişi ve gruplar tarafından da hadisler uydurulmuş, Allah Resûlü"ne, söylemediği sözler isnat edilmiştir. Daha da ilginç olanı bazı dindar kimselerin dahi insanları iyiliğe teşvik ve günahlardan sakındırma maksadıyla Resûlullah"a söylemediği sözler atfetmekten çekinmeyip hadis uydurmalarıdır. Hâlbuki yanlış bir davranışı ondan daha yanlışı ile düzeltmek, dini, dinen yasak olan bir