koruyacağına dikkat çekmiş ve bizlere, “Sana bir şey emanet eden kişiye emanetini (hakkıyla koruyarak) iade et. Sana hainlik edene sen hainlik etme.” 8 tavsiyesinde bulunmuştur.
Peygamber Efendimiz, Allah"ın ihanet eden kimseyi kesinlikle sevmediğini bildirmiş9 ve devlet malını gasp edenlerin, kamu hukukuna riayet etmeyenlerin, fakir fukaranın, garip ve düşkünün, yetim ve kimsesizin hakkını yiyip emanetlerine ihanet edenlerin başkalarının hakları olan mallarla kıyamet gününde Allah"ın huzuruna çıkacaklarını haber vermiştir.10 Diğer taraftan Hz. Peygamber, “Kıyamet gününde ihanet eden her kişi için bir sancak dikilecek ve "Bu falanın ihanetidir." denilecektir.” buyurmuş,11 bu sebeple de hainlikten Allah"a sığınmıştır.12
Abdullah b. Ömer, Resûl-i Ekrem"in terbiyesi ile büyümüş, onun ahlâkını kendine rehber edinerek aydınlanmış, ona olan aşırı bağlılığıyla tarihte iz bırakmış mümtaz şahsiyetlerden biridir. O da hayatında her durumda güvenilir olmayı ve asla ihanet etmemeyi düstur edinmişti. Hatta ihanet etmemek o kadar yüce bir erdemdi ki ona göre, emanet imtihanına tâbi tutulup da dünyevî menfaatleri elinin tersiyle itebilen kişi mutlaka ödüllendirilmeliydi. Bu düşüncelerin sahibi Abdullah b. Ömer bir gün arkadaşlarıyla beraber gezinmek için Medine"nin dışına çıkar. Uygun bir yerde oturup sofra kurarlar. O sırada sürüsünü oradan geçiren bir çoban selâm verir yemek yiyenlere. Abdullah çobanı beraber yemek için sofraya davet eder. Çoban oruçlu olduğunu söyler. Bunun üzerine Abdullah kinayeli bir şekilde, “Böyle şiddetli sıcağın olduğu bir günde, bu dağlarda bu sürüye çobanlık yaparken oruç tutuyorsun, öyle mi?” diye sorar. Çoban zamanını değerlendirdiğini söyler. Aldığı bu cevaptan dolayı Abdullah çobanın ne derece samimi olduğunu sınamak ister: “Bu sürüden bir koyunu bize satar mısın? Sana parasını veririz, etinden de veririz böylece akşam iftar edersin.” Çoban, “Koyun benim değil efendimin.” karşılığını verir. Abdullah, “Koyunu kurt yedi desen efendin bunu nereden bilecek?” diye sorar. Çoban arkasını dönüp giderken bir taraftan da parmağını semaya kaldırarak şu sözleri söyler: “(İyi ama) Allah nerede?” Çobanın güvenilirliği ve hiç kimsenin görmediği ıssız bir yerde emanete ihanet etmekten kaçınması Abdullah"ı oldukça etkiler. Varlıklı bir sahâbî olan Abdullah, Medine"ye dönünce sürünün sahibinden sürüyü çobanla beraber satın alır, çobanı azat edip sürüyü de ona bağışlar.13