Onun hülyalarını mal değil, hak ve hakikati her gönüle ulaştırma süslüyordu. Bu nedenle malı, insanların İslâm"a ısındırılmasında bir vesile olarak kullanıyordu. Çünkü o pek çok insanın mala karşı zafiyetini biliyordu. Hevâzin"den getirilen ganimet mallarından kalplerini İslâm"a ısındırmak için bazı Kureyşlilere yüzer deve vermeye başladığı zaman ensardan bazı kimseler, “Allah, Resûlullah"ı bağışlasın! O, Kureyş"e mal veriyor da bize vermiyor. Hâlbuki kılıçlarımızdan hâlâ Kureyşliler"in kanları damlıyor.” dediler.
Ensarın bu serzenişleri çok geçmeden Hz. Peygamber"e (sav) ulaştı. Derhâl ensara haber gönderdi ve onları bir çadırda topladı. Ensarın dışında hiç kimsenin oraya alınmamasını emretti. Resûlullah, orada toplanan ensara, “Hakkımda sarf ettiğiniz bazı sözler bana ulaştı, ne demek istiyorsunuz?” diye sordu. Ensarın önde gelenleri ayağa kalkarak, “Ey Allah"ın Resûlü! İleri gelenlerimizden hiç kimse bir şey söylemedi. Bu şikâyeti bazı gençlerimiz dile getirdi.” karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (sav) onlara, “Şüphesiz ben küfürden henüz yeni dönenlere (İslâm"da sebatkâr olsunlar diye daha fazla pay) veriyorum. Onlar aldıkları mallarla evlerine giderlerken, sizler yurtlarınıza Allah"ın Resûlü ile dönmeye razı olmaz mısınız? Allah"a yemin ederim ki sizin kendisiyle dönüp gideceğiniz şey, onların alıp gidecekleri şeyden hayırlıdır!” diye seslendi.
Efendimizin amacını öğrenen ensarın gençleri, “Elbette yâ Resûlallah! Razı oluruz.” dediler.38
Bir defasında da Hz. Peygamber (sav), yeryüzünün bolluk ve nimetlerinin aldatıcı cazibesine dair ashâbına uyarılarda bulunurken onlardan biri, “Hiç hayır (mal), şer getirir mi?” diye sormuştu. “Elbette hayır (mal) ancak hayır getirir.” karşılığını veren Efendimiz, “Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Ne mutlu sahip olduğu maldan yoksullara, yetimlere ve yolda kalmışlara verenlere! Malını haksızlık yaparak kazanan ise bir türlü doymak bilmeyen obur kimse gibidir. Kıyamet gününde bu mal onun aleyhine şahit olacaktır.” buyurmuştu.39
Malın hayır getirmesi hak ederek elde edilmesine ve Allah yolunda harcanmasına bağlıdır. Yüce Yaratıcı"nın, “Onlar, ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allah"ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” 40 şeklinde tavsif ettiği bir mümine mal elbette hayır getirir. Çünkü böyle bir kimse mala tamah etmeyecek, âhirete götüreceği sermayenin malı değil, sadece ameli olduğunu41 hiç hatırından çıkarmayacaktır.