Sıkıntılı geçen Mekke yıllarının ardından Müslümanlar, dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bir yurda kavuşmuşlardı. Hicret yurdu Medine, artık, Hz. Peygamber"e tâbi olanların yeni vatanıydı. Aynı zamanda bu şehir, “tevhid” akidesini kabul eden müminlerin, bu inancı hayatlarının her alanına nasıl tatbik edeceklerini öğrendikleri bir ilim yuvasıydı. Zira baskı dolu yılların ardından Hz. Peygamber, kendisine inananlarla, Yüce Allah"ın dilediği gibi örnek bir toplum oluşturma fırsatı elde etmişti. Bu toplum, tüm hurafelerden, sapkın inançlardan arınmış, insanın yaratılışına uygun biçimde, bir olan Yaratan"ın rızasını arayan “Müslüman” toplumuydu. Bu yeni toplumda, İslâm inancıyla bağdaşmayan her türlü şey, yerini İslâmî olana bırakmalıydı.
Allah Resûlü, Medine"de, insanların iki farklı günde oyun ve eğlence düzenlediklerine tanık olmuş, sebebini sorduğunda bu iki günün câhiliye döneminden kalma bayram günleri olduğunu öğrenmişti. Aslında sonbahar ve ilkbaharda kutlanan Mihrican ve Nevruz isimli bu bayramlar, İranlılara ait dinî ve millî bayramlardı; ancak daha sonra çeşitli şekillerde diğer toplumlara da geçmişlerdi.1 Dolayısıyla Hz. Peygamber, başka bir inanç sistemine ait bu bayramların kutlanmasını hoş görmeyerek şöyle dedi: “Şüphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayırlı olan Kurban ve Fıtır (Ramazan) bayramlarıyla değiştirdi.” 2
İnsanlığa hak yolu göstermek için peygamberler gönderen3 Yüce Allah, son peygamber olarak Hz. Muhammed"i seçmiştir.4 Hz. Nuh"a, Hz. İbrâhim"e, Hz. Musa"ya ve Hz. İsa"ya vahyettiğini ona da vahyetmiş,5 insanları karanlıktan aydınlığa çıkarması için6 kendinden önceki kitapları tasdik eden, inananlara yol gösterici ve müjdeleyici olan Kur"ân-ı Kerîm"i ona vermişti.7 İlâhî kudret tarafından her türlü tehlikeye karşı korunmuş olan8 bu son vahiy, ne tahrif edilen önceki ilâhî dinlere ne de sağlam bir asla dayanmayan diğer dinlere benziyordu. Tam aksine indirildiği toplumda hayatın her alanını kapsayacak köklü bir değişimi öngörüyordu.
Allah"ın birliğine vurgu yapan Kur"ân-ı Kerîm,9 O"nun mutlak kudret sahibi olduğunu açıklamış,10 üstünlüğün Allah"ta, Resûlü"nde ve ona inananlarda olduğunu ifade etmiştir.11 Müminlerin gerçek dostlarının Allah