girdiğinde oruçlarını açmada acele etmelerini istemiştir. Hıristiyan inancının sembolü olan “haç” takmayı yasaklamış,59 Hz. Musa"nın Tur Dağı"nda Allah ile görüşmesi sırasında ayakkabılarını çıkarması anısına ayakkabı ve mestle ibadet etmeyen Yahudilerin aksine bunlarla namaz kılınabileceğini söylemiştir.60 Ayrıca, Yahudilerce kutsal sayılan cumartesi günü oruç tutulmasını yasaklamıştır.61 Bu nedenle Hıristiyanların kutsal saydıkları pazar günü, putperestlerin kutsal kabul ettikleri Nevruz ve Mihrican günlerinde oruç tutmak da Hz. Peygamber"in bu doğrultudaki direktiflerinden hareketle mekruh görülmüştür.62
Resûlullah, Yahudilerin yaptığı gibi saçların etrafının tıraş edilip üst kısmının bir bulut şeklinde bırakılmasını hoş görmemiştir.63 “Yahudiler ve Hıristiyanlar (ağarmış saç ve sakallarını) boyamazlar, onlara muhalefet ediniz.” 64 uyarısında bulunmuş, “Bizden başkalarına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin! Yahudilerin selâmlaşmaları parmak işaretiyledir; Hıristiyanların selâmlaşmaları ise el ile işaret etmekten ibarettir.” 65 buyurarak Müslümanlara özgün bir yaşam biçimi önermiştir. Onun bu uyarılarını iyi anlayan ve benimseyen ashâb da bu anlayışla hareket etmiş, örneğin Enes b. Mâlik, Basra"da sarıklarını Yahudiler gibi taylesân şeklinde yani ucunu sarkıtarak saran Müslümanları gördüğünde, bu hâlleriyle Yahudilere benzediklerini söyleyerek onları eleştirmiştir.66
İçinde bulunduğu toplum ve onları kuşatan zaman dilimi hesaba katıldığında Resûlullah"ın başkalarına benzememe hususundaki tavsiye ve uyarılarının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Zira pek çok kadim din ve kültürün olduğu bir ortamda İslâm"ın ortaya çıkması, baştan sona her şeyi şekillendirmesi ve saflığını, özgünlüğünü koruyarak oluşumunu tamamlayabilmesi, ancak her türlü zararlı etkiden uzak kalarak mümkün olabilirdi. Bu nedenle, “Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa o da onlardandır.” 67 buyurarak genel olarak başkalarına benzemekten ve onlara özenti duyup taklide yönelmekten inananları sakındıran Allah Resûlü bu konuda oldukça hassas davranmıştır. Ancak ne Kur"ân-ı Kerîm ne de Hz. Peygamber diğer inanç mensupları gibi olmamayı öğütlerken onlara tamamen ters, tepki içeren, aykırı davranışları; dolayısıyla sadece muhalefete dayanan anlamsız bir farklılığı hedeflememiştir.
Örneklerde de görüldüğü üzere konulan yasaklamalar, çoğunlukla, tevhid inancına aykırı olan veya bu inancı zedeleyebileceği düşünülen tutumlar ile başka din mensuplarına özel olan, onların kültürlerinde