Resûlullah"ın (sav) âhirete irtihalinden yaklaşık dört ay önceydi. Sevgili Peygamberimiz hicretin onuncu yılı Rebîülevvel ayında Hâlid b. Velîd"i bir grup Müslüman ile birlikte Necrânlı Hâris b. Kâ"boğulları"na göndermiş ve onları İslâm"a davet etmesini istemişti. Onlar da bu daveti kabul ederek Müslüman olmuşlar ve birlikte Resûlullah"ın yanına gelip, “Allah"tan başka ilâh olmadığını ve Hz. Muhammed"in (sav) O"nun Resûlü olduğunu” ikrar etmişlerdi.1 Resûlullah"a gelen heyetin içerisinde Ebû Şürayh el-Hârisî de bulunuyordu. Resûlullah, ona “hüküm sahibi” anlamında “Ebu"l-hakem” künyesiyle seslenildiğini duymuş ve bu durum hoşuna gitmemişti. Sevgili Peygamberimiz kendisini yanına çağırarak bu konudaki rahatsızlığını dile getirdi: “Muhakkak ki yegâne hüküm sahibi Allah"tır. Hükümleri belirleyen de sonuçlandıran da O"dur. Sen niçin Ebu"l-hakem künyesiyle çağırılıyorsun?” diye sordu. O da “Kavmim bir anlaşmazlığa düştüğünde bana gelir, ben de aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da razı olur.” cevabını verdi. Resûlullah, “Ne güzel!” buyurdu. Onun, sorunları çözmesi hoşuna gitmişti. Ancak Allah"a ait bir ismin bu şekilde kullanılmış olmasını kabullenemezdi. Ebû Şürayh"a kaç çocuğu olduğunu sordu. Onun, Şürayh, Müslim ve Abdullah isimli üç oğlu olduğunu duyunca, en büyüğünün adını öğrenmek istedi. Ardından da “Şürayh” isimli büyük oğluna atfen ona “Sen Ebû Şürayh (Şürayh"ın babası)sın.” buyurdu ve onlara dua etti.2
Peygamber Efendimizin ilâhî vahyi yaymaya başladığı Arap toplumlarında da inanç, kültür ve yaşam tarzlarını yansıtacak şekilde isimler kullanılıyordu. Asıl isimlerin yanında, genellikle “Ebû” (babası) veya “Ümmü” (annesi) kelimeleriyle başlayan “künye”; ikinci isim olarak kullanılıp övgü, yergi, karakter, fizikî özellik, unvan anlamı taşıyan “lakap” ve bağlı olunan kabile ve memleketi tanıtmaya yönelik “nesep”şeklinde isimlendirme biçimleri vardı.
Kur"ân-ı Kerîm"in açıkça belirttiği üzere, ilk insan Hz. Âdem"e isimleri öğreten bizzat Allah Teâlâ"dır.3 Kendisine öğretilen isimler ve kavramlar sayesinde ilk insan Hz. Âdem"den başlayarak, insanoğlu, dünyayı mâmur etmeye ve yaşanabilir bir mekân hâline getirmeye başladı. Zaman içinde insanlar, dinî, coğrafî, kültürel vb. nedenlere dayanarak çocuklarına ve bütün varlıklara isimler vermeye devam ettiler.