Hanımların, sosyal hayatın özellikle siyaset ve idarecilik alanındaki yeri, Hz. Peygamber dönemi itibariyle belki de en çok merak edilen konular arasındadır. Siyasette hanımların üst görevlere yükselmesi konusunda Resûlullah"ın, “Yönetimini kadına teslim eden bir kavim, iflah olmaz.” buyurduğu rivayet edilmiştir.61 Kuşkusuz tüm hadisler gibi bu hadisi de doğru anlayıp değerlendirebilmek için, söylenme sebebini, söylendiği ortamı ve şartları dikkate almak gereklidir. Resûlullah"ın bu sözleri söylemesi, hicretin yedinci senesinde çevre ülkelerin hükümdarlarına İslâm"a davet mektupları göndermesinin akabinde cereyan eden olaylardan sonraya rastlar.
Resûlullah"ın göndermiş olduğu mektuplardan biri de İran hükümdarına yazılmıştı. Hükümdar mektubu okur okumaz öfkelenmiş ve yırtmıştı. Mektubuna yapılan bu hakaret Resûlullah"ı derinden yaraladı ve onlara beddua ederek, “(Mektubumu parçaladıkları gibi) Allah da onları paramparça etsin.” buyurdu.62 Aynı sene bu hükümdar, oğlu Şîrûye tarafından öldürüldü. Şîrûye, iktidar hırsıyla bütün erkek kardeşlerini de öldürdü. Ancak saltanatı uzun sürmedi, kısa bir süre sonra kendisi de öldü. Ailede hükümdarlığı devralacak hiç erkek kalmadığı için İranlılar hicretin dokuzuncu senesinde devletin başına Şîrûye"nin kız kardeşi Boran"ı geçirdiler. Resûlullah işte bu haberi duyunca, “Yönetimini kadına teslim eden bir kavim iflah olmaz.” buyurdu.63
Resûlullah, İran Kisrâsı"nın İslâm davetine gösterdiği saygısızlık sebebiyle daha önce beddua etmişti. Dağılmalarının akabinde yönetimin başına geçen yeni hükümdar, belki İran halkı için bir ümit olabilirdi. Ancak Resûlullah bu yeni hükümdarın da onları toparlayamayacağını, felâha eremeyeceklerini bildirdi. Dolayısıyla bu rivayet, kadının yönetici olamayacağına dair genel bir hüküm ihtiva etmemekte; özel olarak hükümdarı kadın olan Sâsânî Devleti"nin felâh bulamayacağına işaret etmektedir.
Nitekim Kur"ân-ı Kerîm"de bir kadın hükümdar olan Sebe" Melikesi Belkıs"tan söz edilirken herhangi bir olumsuz ifadeye yer verilmemiş, kadınların üst düzey idareciliklerde bulunmaması gerektiği yönünde bir işarette bulunulmamıştır.64 Şu hâlde devlet başkanlığının da diğer görevlerde olduğu gibi bir liyakat ve ehliyet işi olduğu, bir kadının ehil ve lâyık olması hâlinde bu göreve getirilebileceği, bu konuda Kur"an ve sünnette bir engel bulunmadığı ifade edilebilir.
Resûlullah döneminde kadınların siyasî ve hukukî sorumluluklar aldıklarını gösteren önemli bir örnek Mekke"nin fethedildiği yıl yaşanan şu