Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 245

İnsanı kadın ve erkek olarak yaratan Allah, onları ilâhî emirlere eşit düzeyde muhatap kılmıştır. Hz. Peygamber de kadın erkek ayırt etmeksizin bütün muhataplarına eşit davranmıştır. Nitekim bir sahâbî hanımın Resûlullah"a gelip, “Yâ Resûlallah! Senin sohbetinden hep erkekler faydalanıyor.” şeklindeki serzenişi hanımlara özgü bir eğitim programına vesile olmuştur. Hanımlar erkekler gibi her an Resûlullah"la beraber olamadıkları için arzu ettikleri derecede onun anlattıklarından yararlanamıyorlardı. Hanımların ortak arzusunu dile getiren bu hanım sahâbî, Resûlullah"ın kendilerine özel olarak zaman ayırmasını rica etmiş ve “Bize bir gününü ayırsan da o gün sana gelsek ve bize Allah"ın sana öğrettiğinden öğretsen.” demişti. Hanımların bu öğrenme istek ve talebine hak veren Hz. Peygamber, önceden gününü ve yerini belirlemek suretiyle toplanmalarını söylemiş ve bu kararlaştırılan zamanlarda onlarla bir araya gelmişti.1

İlk Müslümanlar Mekke"deki varoluş mücadelesinden sonra Medine"de toplumun inşası sürecine girmişti. Bu inşa sürecinin, başka bir ifadeyle nebevî eğitimin, kadın-erkek, hür-köle, genç-yaşlı, çoluk-çocuk toplumun her kesimini kucaklaması gerekiyordu. Zira her bir kesim, toplumun İslâm"a göre yeniden yapılanması açısından ihmal edilemez bir değerdeydi. Allah Resûlü, yirmi üç yıllık risâlet döneminde insanların kalbine sağlam bir tevhid inancı yerleştirmek ve bu inanç doğrultusunda onları eğitmek için çaba harcamıştı. Resûlullah"ın uyguladığı bu eğitimin çerçevesini ilâhî vahiy belirliyordu. Hz. Peygamber, hem Allah"tan aldığı vahyi insanlara anlatarak hem de bizzat anlattıklarını kendisi de yaşayıp örnek olarak veriyordu bu eğitimi. Toplumun topyekûn ıslahını hedefleyen bu eğitimden erkekler kadar kadınlar da payını almalıydı. Çünkü Kur"an"da buyrulduğuna göre, kadınlar da erkekler ile birlikte Allah"ın ve Elçisi"nin hükümlerinin muhatabı idiler2 ve kendilerinden ne istenip ne istenmediğini bilmek zorundaydılar. Zira sonuçta öğrendiklerini uygulayacaklar ve bu sayede, “Erkek olsun kadın olsun her kim mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” 3 müjdesine nail olacaklardı. O hâlde eğitimlerinin ihmal edilmesi söz konusu bile olamazdı. Ayrıca gelecek nesillerin eğitimi için bu nesilleri yetiştirecek olan

    

Dipnotlar

1 B7310 Buhârî, İ’tisâm, 9

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَصْبَهَانِىِّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ ذَكْوَانَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ جَاءَتِ امْرَأَةٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ذَهَبَ الرِّجَالُ بِحَدِيثِكَ ، فَاجْعَلْ لَنَا مِنْ نَفْسِكَ ، يَوْمًا نَأْتِيكَ فِيهِ تُعَلِّمُنَا مِمَّا عَلَّمَكَ اللَّهُ . فَقَالَ « اجْتَمِعْنَ فِى يَوْمِ كَذَا وَكَذَا فِى مَكَانِ كَذَا وَكَذَا » . فَاجْتَمَعْنَ فَأَتَاهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَلَّمَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ « مَا مِنْكُنَّ امْرَأَةٌ تُقَدِّمُ بَيْنَ يَدَيْهَا مِنْ وَلَدِهَا ثَلاَثَةً ، إِلاَّ كَانَ لَهَا حِجَابًا مِنَ النَّارِ » . فَقَالَتِ امْرَأَةٌ مِنْهُنَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ اثْنَيْنِ قَالَ فَأَعَادَتْهَا مَرَّتَيْنِ ثُمَّ قَالَ « وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ » . M6699 Müslim, Birr, 152. حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ الْجَحْدَرِىُّ فُضَيْلُ بْنُ حُسَيْنٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَصْبَهَانِىِّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ ذَكْوَانَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ جَاءَتِ امْرَأَةٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ذَهَبَ الرِّجَالُ بِحَدِيثِكَ فَاجْعَلْ لَنَا مِنْ نَفْسِكَ يَوْمًا نَأْتِيكَ فِيهِ تُعَلِّمُنَا مِمَّا عَلَّمَكَ اللَّهُ . قَالَ « اجْتَمِعْنَ يَوْمَ كَذَا وَكَذَا » . فَاجْتَمَعْنَ فَأَتَاهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَلَّمَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ « مَا مِنْكُنَّ مِنِ امْرَأَةٍ تُقَدِّمُ بَيْنَ يَدَيْهَا مِنْ وَلَدِهَا ثَلاَثَةً إِلاَّ كَانُوا لَهَا حِجَابًا مِنَ النَّارِ » . فَقَالَتِ امْرَأَةٌ وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ وَاثْنَيْنِ » .

2 Ahzâb, 33/36.

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا ﴿36﴾

3 Nisâ, 4/124.

وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُو۬لٰٓئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَق۪يرًا ﴿124﴾