yanlış yaşantısından dolayı câhiliye dönemi olarak anılan günlerin, Hz. Peygamber"den sonrasının saadet asrı olarak adlandırılması, elbette Resûlullah"ın uyguladığı nebevî eğitimin bir meyvesiydi. Saadet asrından bugüne köklü bir İslâm geleneğini oluşturan nesillerin yetişmesinde de Peygamber terbiyesinden geçen kadınların rolü azımsanmayacak kadar büyük olmuştu.
Her çağda olduğu gibi günümüzde de toplumun yarıdan fazlasını oluşturan kadınların eğitimi öncelenmelidir ki kültürlü ve eğitimli bir toplum meydana gelsin. Kadının cahil bırakılması, yetenek ve tecrübelerini toplumun hizmetine sunmaktan alıkonulması demek, toplumun en az yarısının cahil kalması demektir. Kadının gerek maddî gerekse mânevî anlamda eğitilmesi ise gelecek nesillerin yetişmesi için yapılacak en doğru yatırım olacaktır. Zira evlâtlarını yetiştiren hanımlar eğitimli ve kültürlü olduğu sürece sağlam yetişmiş, doğru bilgi ile beslenmiş, imanlı ve ahlâklı nesillere sahip olma imkânı artacak, dolayısıyla sağlıklı ve huzurlu toplumlar oluşabilecektir.