Bedenin örtülmesi hukukî bir zorunluluğun ya da dinî bir sınırlamanın ötesinde, fıtrî ve ahlâkî bir davranıştır. Erdemli bireyler yetiştirmenin ve sağlıklı bir toplum inşa etmenin yolu, küçük yaşta verilen ahlâk ve değer eğitiminden geçmektedir. Dolayısıyla çocuğa, bedeninin değerli ve kendisine özel olduğu, çok erken yaştan itibaren öğretilmelidir. Şüphesiz bu konudaki sorumluluk, bulûğ yaşına gelmekle kesinleşmektedir. Ergenliğe kadar çocuk bedeni, yetişkin bedeninin mahremiyeti gibi ciddi bir sınırlama ile karşı karşıya değildir. Zira Allah"ın Resûlü, “Âdet görme çağına gelen kızın namazı ancak başörtüsü ile kabul edilir.” 15 derken ve eşlerinin yanında gördüğü genç kızların artık âdet olduklarını öğrenince örtünmelerini isterken,16 bu çizgiyi net bir biçimde çizmektedir. Ancak çocuğun bu yaşa kadar beden mahremiyeti konusunda dikkatli davranmayı öğrenmesi ihmal edilmemelidir. Küçük zihinlerde, kıymetli gördüğü her türlü varlığını sakınıp sakladığı gibi vücudunu da örtmesi gerektiği fikri belirmelidir. Başkasının bedenine saygılı olması, rahatsız edecek biçimde dokunmaması ve özel kısımlarına bakmaması gerektiğinin bilincine varan çocuk, aynı şeyleri kendi bedeni için de istemeyi öğrenmelidir. Peygamberimiz çocukların yedi yaşından sonra ayrı yataklarda yatmalarını isterken de17 bu bilinci pekiştirmeyi amaçlamaktadır.
İnsanın örtünmesi, başkasına duyduğu saygı kadar kendisine duyduğu saygı ile de ilintilidir. Kendisine olan saygısının ve özelini sahiplenmesinin bir göstergesidir. Mahrem yerlerini saklamak, vücuda olan itinanın ve hayâ duygusunun yansımasıdır. Hayâ duygusu ise Peygamberimizin ifadesi ile imandan kaynaklanır.18 Sevgili Peygamberimiz, “Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın.” buyurmuştur.19 O hâlde insan, bedenini yaratan ve kendisine hediye eden Rabbi ile arasındaki bağı düşünmeli, O"nun sevdiği huyları edinmekten şeref duymalıdır. Örtünme, özsaygısıyla alâkalıdır ve insan bedenine, öldükten sonra bile hürmet gösterilmelidir. Cenazenin bir örtü altında yıkanması ve kefenlenerek toprağa verilmesi de beden mahremiyetine gösterilecek son saygının ifadesi değil midir?
Bedenin mahrem oluşu, yani saygın oluşu onu pervasızca sergilememeyi ve teşhir etmemeyi gerektirmektedir. Bu noktada çok da hassas oldukları söylenemeyen câhiliye toplumu insanları, günlük hayatta örtünmeyi önemsemeyen tavırlarını, ibadet amacıyla Kâbe"yi çıplak olarak tavaf edecek kadar20 ileri götürmüşlerdir. Son dinin Peygamberi, onlara