Rahmet Elçisi, daha sonra uyarılmasına sebep olan bu gönül insanını daha yakından tanıyacak ve bir ömür boyu ona hak ettiği değeri verecekti. Hz. Peygamber"in hicretinden önce Medine"ye ilk gelenlerden biri olan Abdullah b. Ümmü Mektûm, Mus"ab b. Umeyr ile birlikte Medine"deki Müslümanlara Kur"an öğretmişti.3 Hicret sonrasında ise Bilâl-i Habeşî ile birlikte Mescid-i Nebevî"de müezzinlik görevini yerine getirmişti.4
Bu âmâ sahâbî, bir başka konuda daha âyet inmesine vesile olmuştu. Allah Resûlü"nün vahiy katiplerinden Zeyd b. Sâbit, bu olayı şöyle anlatıyordu: “Allah Resûlü, "Müminlerden (cihada katılmayıp) oturanlarla malları ve canları ile Allah yolunda cihad edenler bir olmaz." âyetini5 yazdırıyordu. Tam bu sırada yanına İbn Ümmü Mektûm geldi ve "Ey Allah"ın Resûlü! Vallahi cihada gücüm yetseydi, mutlaka ben de savaşırdım!" dedi.6 Bunun üzerine aynı âyet Yüce Allah tarafından, "ğayru üli"d-darar" (özür sahipleri hâriç) kısmı eklenmek suretiyle yeniden indirildi.”7
İlginçtir, özürlülerin savaştan muaf olduğunu ifade eden bu kısmın inmesine sebep olmasına rağmen, şehâdet arzusuyla yanıp tutuşan İbn Ümmü Mektûm, Kâdisiyye Savaşı"ndan geri kalmamış, hatta sancaktarlık yaptığı bu savaşta şehit olmuştur.8
Abese sûresinin inişinden sonra Hz. Peygamber ile aralarında gelişen samimi ilişkiler İbn Ümmü Mektûm"a daha önemli görevlerin verilmesini de sağlamıştı. Gözüyle değil, gönlüyle gören bu yüce sahâbî, tam on üç defa Hz. Peygamber"e vekâlet etmişti. Resûl-i Ekrem, çeşitli seferlere/savaşlara giderken Medine"de yerine onu vekil bırakmıştı.9 Peygamberimizin Medine"de toplum lideri ve devlet başkanı olduğunu dikkate alırsak, onun bu âmâ dostuna ne kadar önem verdiği daha kolay anlaşılır. Allah Resûlü kendi vekâletini ona vermekle, ehil olmaları hâlinde engellilerin de en üst mevkilerde görev alabileceklerini göstermişti.
Gerek hakkında inen âyetler, gerekse kendisine verilen görevler, İbn Ümmü Mektûm"un son derece güvenilir bir şahsiyet olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim ilk muhacirlerden olan Fâtıma bnt. Kays"ı kocası üç talâkla boşadığında, Hz. Peygamber iddet müddetini geçirmesi için onu amcasının oğlu olan İbn Ümmü Mektûm"un evine göndermişti.10
Aynı İbn Ümmü Mektûm, evi ile mescidi arasında hurmalıkların ve ağaçların olduğunu ve her zaman kendisine yardım edecek birisinin bulunmadığını söyleyerek Peygamberimizden evinde namaz kılma izni istemişti. Hz. Peygamber ezanı işitip işitmediğini sorduğunda, “Evet.” diye