cevap vermiş, bunun üzerine onun cemaate katılmasını isteyen Allah Resûlü, “Öyleyse gel!” buyurmuştu.11
Oysa bir başka âmâ sahâbî olan İtbân b. Mâlik"ten bunu istememişti. İtbân şöyle anlatıyordu: “Sâlimoğulları Yurdu"nda kabileme namaz kıldırmaktaydım. Onlarla benim evim arasında bir vadi vardı ve yağmur yağdığında onların mescidine geçmem zorlaşıyordu. Hz. Peygamber"e giderek ona, "Ey Allah"ın Resûlü! Benim gözlerim iyi görmüyor. Benimle kabilem arasındaki dere, yağmur yağdığında taşıyor ve oradan geçmek bana meşakkat veriyor. Evime gelmeni ve bir yerinde namaz kılmanı istiyorum ki ben de orayı mescit edineyim." dedim. Bunun üzerine Resûlullah (sav), "Bunu yapacağım." buyurdu. Ertesi sabah güneş yükseldikten sonra Resûlullah ile Ebû Bekir bana geldiler. Resûlullah içeri girmek için izin istedi. Ben de ona izin verdim. Eve girdiğinde oturmadı, "Evinin neresinde namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Ben de kendisine, namaz kılmayı arzu ettiğim yeri gösterdim. Resûlullah namaza durdu ve tekbir aldı. Biz de onun arkasında saf olduk. İki rekât kıldırdı, sonra selâm verdi. O selâm verdiği zaman biz de selâm verip, namazdan çıktık.”12
Hz. Peygamber"in, âmâ olan İtbân"ın davetine icabet ederek evine kadar gitmesi, gösterdiği yerde namaz kıldırması, kendisine ikram edilen yemeği yemesi,13 onun tevazuunu ve engellilere olan sıcak ilgisini göstermektedir. Hz. Peygamber"in İtbân"ın kendi evinde namaz kılmasına izin verdiği hâlde İbn Ümmü Mektûm"a izin vermemesi, İbn Ümmü Mektûm"un evinin ezanı ve kâmeti işitecek kadar mescide yakın olmasıyla açıklanabilir. Burada Hz. Peygamber, bir taraftan cemaatle namaz kılmanın önemine zımnen vurgu yaparken, diğer taraftan da İbn Ümmü Mektûm gibi yetenekli bir sahâbîsini —mescide devamda zorluk çekse de— aralarında görmeyi arzulamış olmalıdır.
Allah Resûlü"nün âmâ olan ashâbıyla ilişkileri ve onlara karşı ilgisi sadece bunlarla sınırlı değildi. Mekke fethedildiğinde Hz. Ebû Bekir, yaşlı ve de âmâ olan babası Ebû Kuhâfe"yi, Hz. Peygamber"i ziyaret etmek üzere getirmişti. Bu durumdan rahatsız olan Hz. Peygamber, “Bu ihtiyarı evde bıraksaydın da, ben onun yanına gitseydim ya!” buyurarak, Ebû Kuhâfe"ye olan saygısını ifade etmişti.14
Engeller içinde belki de en zoru, gözlerin veya görme yetisinin kaybedilmesidir. Nitekim Hz. Peygamber"in meşhur şairi, âmâ sahâbî Hassân b. Sâbit"in durumuna işaretle Hz. Âişe"nin, “Âmâlıktan daha büyük hangi