azap vardır?” demesi de bunu teyit eder.15 Bundan dolayıdır ki, görme engeli birçok âyet ve hadise konu olmuştur. Söz gelimi Enes b. Mâlik"in Hz. Peygamber"den naklettiği kudsî bir hadiste Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “İki sevgilisi (olan gözlerini almak sureti) ile kulumu sınadığımda sabrederse, bu ikisine karşılık ona cenneti veririm.” 16
Allah Resûlü, hasta kulların sabır ve şükür bakımından nasıl sınandıklarını, şu meşhur kıssa ile son derece etkileyici biçimde dile getirmiştir: Yüce Allah, İsrâiloğulları"ndan, biri alacalı, biri âmâ ve biri kel üç kişiyi imtihan etmek ister. Bir melek göndererek onları iyileştirir. Sonra da deve, sığır ve koyun gibi doğurgan hayvanlardan en çok istediklerini lütfederek onları zengin eder. Yıllar sonra melek, sırayla herbirinin önceki suretine girerek ziyaretlerine gider ve Allah"ın kendilerine verdiği bu mallardan Allah rızası için ister. Alacalı ile kel, bu malları miras yoluyla elde ettiklerini söyleyerek ona bir şey vermezler. Ceza olarak her ikisi de eski hâllerine döner. Âmâ ise, “Ben bir âmâ idim. Allah bana görme duyumu geri verdi. Fakirdim, beni zengin etti. İstediğini al! Vallahi Allah için aldığın hiçbir şeye engel olmayacağım.” der. Bunun üzerine melek, “Malın sende kalsın! Siz sadece imtihan edildiniz ve Allah senden razı oldu, diğer iki arkadaşına ise öfkelendi.” şeklinde cevap verir.17
Zayıf bir rivayette ise, bir adadaki dağın zirvesinde tam beş yüz sene Allah"a ibadet eden ve canını secdede iken alması için dua eden bir âbidden söz edilir. Kıyamette Yüce Allah, “Kulumu rahmetimle cennete koyun!” buyurunca, o zât üç defa, “Yâ Rabbi, amelimle!” der. Bunun üzerine Allah meleklere, “Kendisine verdiğim nimetlerle, kulumun yaptığı ameli karşılaştırın!” buyurur. Melekler bakarlar ki, sadece görme nimeti beş yüz yıllık ibadetine karşılık gelmekte, bedenindeki diğer nimetler ise karşılıksız kalmaktadır. Bu defa Allah, “Kulumu cehenneme koyun!” buyurunca âbid, “Yâ Rabbi! Beni rahmetinle cennetine koy!” diye iltica eder ve Allah da onu rahmetiyle cennete koyar.18 Bu rivayet, hem Allah"ın rahmetine hem de görme nimetinin değerine vurgu yapması bakımından anlamlıdır.
Kur"ân-ı Kerîm"deki birçok âyette olduğu gibi, “hakikati görmeme, hakkı duymazlıktan gelme ve doğruyu haykırmama” anlamında “kör, sağır ve dilsiz” gibi bazı nitelemeler,19 Hz. Peygamber tarafından da kullanılır. “Bir şeyi (aşırı) sevmen, seni kör ve sağır eder!” hadisinin20 yanı sıra, ahir zamanda ortaya çıkacak bir fitne de, “kör ve sağır” nitelemesiyle takdim edilir.21 Diğer taraftan, Câbir b. Abdullah"ın anlattığına göre bir gün