bildirdiğine göre Hz. Peygamber"in bu davranıştan hoşlanmadığını bildikleri için ashâb, kendilerine Resûlullah"tan daha sevimli kimse olmamasına rağmen onu görünce ayağa kalkmazdı.40
Aşırı tazimden sakındıran Hikmet Peygamberi, insanların birbirleri hakkındaki abartılı övgülerini de doğru bulmamıştır. Nitekim huzurunda bir arkadaşını öven kimseye defalarca, “Yazık sana! Arkadaşının boğazını kestin.” ifadesiyle uyarıda bulunmuş ve “Sanıyorum falanca şöyle şöyledir. Hesabı görecek olan da Allah"tır ve Allah"a karşı hiç kimseyi tezkiye etmeye kalkmam.” şeklinde ihtiyatlı beyanlarda bulunulmasını tavsiye etmiştir.41 Öte yandan aşırı övgülerin de övgüde bulunanların da dikkate alınmaması gerektiğini ifade etmek için, “Meddahları (övgü düzenleri) gördüğünüzde yüzlerine toprak saçın.” 42 buyurmuştur. Elbette iyilik sahibine övgüde bulunmak anlamlıdır, ancak bunun dalkavukluğa dönüşmemesi gerekir.
Medine"de Yahudilerle ilişkilerin henüz bozulmadığı dönemde Abdullah b. Übey b. Selûl"ün kaba ve tahammülsüz davranışını, devlet başkanlığını elinden kaçırmasına bağlayan Allah Resûlü, ona anlayış göstermiş ve üzerine gitmemiştir: Hz. Peygamber Medine"ye yerleştikten sonra el-Hâris b. Hazrecoğulları"nın mahallesine, hasta olan Sa"d b. Ubâde"yi ziyarete gider. Yol üzerinde içlerinde Abdullah b. Übey b. Selûl"ün de bulunduğu kalabalık bir topluluğa uğrar. Ancak oraya yaklaşırken bindiği eşeğin çıkardığı toz onları rahatsız etmiştir. Üzerlerine gelen tozu bahane eden Abdullah b. Übey bir yandan elbisesiyle burnunu kapatır, bir yandan da, “Bizim üzerimizi toz etmeyin.” der. Hz. Peygamber onlara selâm verip binitinden iner ve onları İslâm"a davet eder. Ardından da Kur"an okur. Bundan rahatsız olan Abdullah b. Übey, “Ey kişi! Bu söylediklerin gerçek ise, bunlardan daha güzeli yoktur. Fakat bizim meclisimizde bizi rahatsız etme. Evine dön. Bizden sana gelenlere bunları anlat.” diye çıkışır. Bunun üzerine Müslümanlarla orada bulunanlar arasında bir sürtüşme yaşanır. Hz. Peygamber insanları sakinleştirir, Sa"d b. Ubâde"nin evine geldiklerinde de şaşkınlığını onunla paylaşır. Bunun üzerine Sa"d, Abdullah b. Übey"in içerisinde bulunduğu durumu şöyle tasvir eder: “Ey Allah"ın Resûlü! Sen onu affet, hoş gör. Vallahi Allah sana vereceğini vermiştir. Oysaki insanlar ona taç giydirmek ve üzerine meliklere mahsus sarık sarmak üzere anlaşmışlardı. Allah Teâlâ sana ihsan ettiği peygamberlikle onu engelleyince bu durum onun gururuna dokundu. Bundan dolayı gördüğün (çirkin) davranışta bulundu.” Bu sözler üzerine Hz. Peygamber de onu affeder.43